Adnan Arslan Hoca İle Soru Cevap

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Soru: Sefer mesafesi yola çıkan biri 3-5 günlüğüne babasına veya oğluna misafir olsa namazlarını tam mı kılmalıdır?

Cevap:90 km ve üzeri bir yolculuğa niyet edip sefere çıkan birisi gittiği yerde 15 geceden az kalacaksa,  hem yolda hem de gittiği yerde misafir sayılır. Seferilik hükümlerine tabi olur. Örnek; 4 rekatlı farz namazları 2, 3 rekatlı farz ve vacib namazları 3 rekat olarak kılar. Zaman müsait ise Sünnetler aynı kılınır. Değişmez. Babaya, dedeye, oğula veya kızına vs. gitmelerde durum aynıdır. 15 geceden az kalacaksa misafir hükmüne tabidir. Bu yerler ve başka yerlerde 15 geceden fazla kalacağına niyet eden biri mukim olur ve ibadetlerini tam yerine getirir.Erkeğin veya kadının akrabaları fark etmez.Tabelalar km de  ölçü değildir. Çünkü onlar şehir merkezine göre yapılmış ölçümlerdir. Halbuki seferiliğin başlangıcı yerleşim yerlerinin bitimiyle başlar. Ve seferilik,  kendi evine dönen için evlerin başlamasıyla son bulur.

Soru:Bir camide cemaat farzı kıldıktan sonra ikinci kez cemaat yapılır mı? İkinci cemaatin kamet getirmesi gerekli midir?

Cevap:Cemaatle beş vakit namaz kılınan camide namaz kılındıktan sonra aynı mihrapta ezanla, kametle ikinci cemaatin namaz kılması mekruhtur. Ancak caminin mihrabından başka yerinde; ezan ve kamet okumadan 2.,3.,4.,… cemaatle veya tek başına namaz kılmak caizdir.

Ancak caminin son cemaat yerinde, tesislerde, kırlarda vb.yerlerde oluşan her cemaatte kamet getirmek sünnettir.

Soru: Pijamayla, eşofmanla evde namaz kılmak caiz midir?

 Cevap: Pijama veya eşofmanla vb. evde namaz kılmak caizdir. Hatta hanımefendilerin, ten rengini belli etmeyecek şekilde tesettüre uygun olan gecelik veya sabahlıklarıyla evde namaz kılmaları caizdir.

Tabiki necasetten taharete (elbisenin temizliğine) dikkat etmek gerekir.

Bu giysilerle camide, cemaate katılarak namaz kılmak mekruhtur.

Soru: İhtiyaç sahibine zekatımı verince; “Bu benim zekatımdır.“ demem gerekir mi?

Cevap:Hayır, gerekmez. Zekat vermede niyet, zekatın sıhhatinin (geçerliliğin) şartlarından biridir. Niyetin kalben yapılması kafidir. Dil ile söylenmesi gerekli değildir.Fakire zekat verirken kişinin niyeti kalben zekat olur. Ancak diliyle bunun hibe veya bağış olduğunu söyleyerek de verebilir. Fakiri, muhtacı  “Bu benim zekatımdır, fitremdir.“ diyerek, mahcup etmemek gerekir.

Zekat için mal ayırırken veya fakire verirken (temlik ) içimizden niyet etmemiz yeterlidir. Hatta para veya mal fakirin elindeyken de niyet etsek caizdir. Ama fakir, verdiğimiz parayı veya malı kullanmış ise, artık zekata niyetimiz caiz olmaz.

Soru:“Eşim bu hastalıktan iyileşirse Ankara’nın fakirlerine dağıtmak üzere bir koçu kurban kesip dağıtmayı adıyorum.“ diye adak adadım. Eşim, Elhamdulillah iyileşti. Ama biz şimdi Bursa’da yaşıyoruz. Adağımı koyun olarak Bursa’da kessem ve buranın fakirlerine dağıtsam olur mu?

Cevap:Evet, caizdir. Adak, insanın bir musibetten kurtulması veya bir nimete nail olması üzerine, kendisine vacip olmadığı halde bir ibadeti yerine getirmek için Allah’a (cc) söz vermesidir. Adanan şey olursa o zaman kul Allah’a verdiği sözü yerine getirmelidir. Bu, şartlar uygunsa yerine getirilir. Uygun değilse şehirlerin, kişilerin farklı olmasının dinimiz açısından bağlayıcılığı yoktur. Hatta adanan kurban küçükbaş hayvansa koç yerine koyun veya keçi kesilebileceği gibi, büyükbaş kurbana da hisse olarak girilebilir. Ancak büyükbaş hayvan kurban olarak adanmış ise yerine küçükbaş hayvan kurban etmek caiz değildir.

Soru:Yarışmalardan elde edilen para helal mıdır?

Cevap: Şartlarına riayet edilmesi kaydıyla helaldir. Yarışmalarda “ ben kazanırsam sen ver, sen kazanırsan ben vereyim” anlaşması tamamen kumardır.

Ama yarışma yapan, yarışandan bir menfaat elde etmiyor ve üçüncü şahıs bundan bir zarar görmüyor ve bir emek karşılığı (bilgiyi bilmek vb. gibi) ise alınan mükafat ( ödül) helaldır.

Soru:Namaz kıldığımız bir esnada deprem olsa veya yangın çıksa namazımızı bozmalı mıyız?

Cevap:Evet, bozmalıyız. İslam’da insan hayatı çok değerlidir. Zarurat-ı diniyyeden, yani dinimizce korunması şart olan şeylerden biri de canı korumaktır. Yangın, deprem veya herhangi tehlikeli bir durumda, kılınmakta olan namaz, selam verilip hemen bozulur ve gerekli tedbir alınır. Bozulan namaz yeniden kılınır. Bu namaz farz, vacib, sünnet, evde, işyerinde, camide, tek başına veya cemaatle kılınan namaz olsun fark etmez. Bu durumdaki kimse, gerekli hazırlıkları yapmak için namazını bozmaz da canına zarar gelirse tedbiri terk etmiş ve günah işlemiş olur. Çünkü can Allah-u Teala’dan emanettir.Namaz esnasında safdan birisi düşerse hemen namazı bozup ona yardımcı olmamız gereklidir.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu