BİRİLERİ KENDİNE BİR ÇÖPLÜK BULMUŞ, ORADA ÖTMEK İSTİYOR!

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

 

Dünya genelinde salgına dönüşen, kimi yerlerde hayatı felç eden koronavirüs enfeksiyonu nedeniyle zor günler geçiriyoruz…

Bu zor günlerde dayanışma ruhunu güçlendirmek adına çokça paylaşımlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz… Biz ‘dayanışma’ dedikçe birileri ‘sakın dayanışma’ diye haykırıyor adeta…

Bu yazıyı bir federasyon başkanı olarak değil; bu süreçte nöbetçi olmadığı her gün 5 mahalle dolaşıp besleme yapan bir GÖNÜLLÜ olarak yazıyorum, lütfen iyi okuyun…

Herhangi bir yerde, herhangi bir hayvana bir nebze faydası olan her gönüllünün başımın üzerinde yeri vardır, bunu bir kenara not edin; ne yaparsanız yapın sizlerden asla nefret etmeyeceğim. Bir kere hiçbir olayı kişisel almam, sizlerle arkadaş olmak zorunda değiliz; gerçekten derdiniz bir cana dokunmaksa bana her zaman ulaşabilirsiniz. Gücüm yettiğince, elim uzandığınca yardım ederim.
Ki bu yardımların büyük kısmını; hem davamızda yoldaşım hem de candan arkadaşlarım Sinem Karaahmetli ve Serap Çağrı aracılığıyla gerçekleştirebilirim. Çoğu zaman vaktim olmadığından birebir olayın başından sonuna kadar ilgilenebilme şansım olmuyor ama onların tıkandığı noktada devreye girip yollarını açma gibi bir fonksiyonum oluyorsa da çoğu zaman yapılması gereken bir iş bildirdiğimde sonuna kadar halledip bilgi veriyorlar…

Geçtiğimiz günlerde bu iki arkadaşım için inanılmaz bir karalama kampanyası başlatıldı; Dörtyol’da bulunan ve ‘klinik desteği’ istenip ilan açılan bir yavrulu annenin barınağa alınmasına sebep oldukları iddia edilerek ‘barınak sevici’ ilan edildiler!

Olayın içeriğini uzun uzun anlatmaya, canınızı sıkıp zamanınızı çalmaya niyetim yok… Biz burada ortak ve eşgüdümlü çalışmak isteyen bütün gönüllülerle muhteşem bir grup oluşturduk. Herhangi bir derneğe üye olma, federasyona temsilci olma şartı aramadık da, istemedik de… Dernekler ve federasyonlar; belediye başta olmak üzere gerçekleştirilen kurumsal çalışmalarda bir duvar gibi yaslandığımız güçlü bir dayanak, başka bir şey değil… Saha çalışmalarında ise aslolan gönüllüler ile işbirliğidir; buna inandık ve hep bu yolda yol aldık.

Biz (gruplarda yer alan onlarca kişi adına konuşuyorum) barınak sevici de değiliz, klinik sevici de… Zaman zaman bakımevine aldırdığımız canlar da olmuştur, kliniğe ya da fakülteye götürdüğümüz de… Tek bir şey var; hiçbir can için gereksiz bir eylemde bulunmamış, hayvanları gereksiz yere taciz etmemiş ve onları sömürmemişizdir!

Bir canla ilgili bir ihbar geldiğinde, o can için en uygun, en hızlı çözüm neyse onu uygulamışızdır. Ankara’ya kliniğe gönderdiğimiz can da olmuştur, annesiz kalmış kedilere süt anne de bulmuşuzdur, basit hastalık ve yaralanmalarda bakımevine de aldırmışızdır, iyi beslenemeyen ama yerinde güvende ve sağlıklı olanlara mama desteği de sağlamışızdır…

Hiçbir can hiç kimsenin tekelinde değildir; herkes her canı koruyup kollayabilir ama kimsenin o canlar üzerinden ne duygu ne de para sömürmesine asla göz yumamayız… Kimsenin çöplüğü yoktur, dilediği gibi ahkam kesemez hele ki yardım için ilan açıyorsa! Bir ilan açılıyorsa, gerçekten mağdur bir hayvan varsa ‘hayır ille de bu kliniğe gidecek’ denmez, ‘klinik nakit para olmadan hasta kabul etmiyor, bize ille de para gönderin’ denmez! İskenderun ve Antakya’da, hazırda nakit paramız olmadığında canlarımıza kucak açan kliniklerimiz var, aramızda para toplayıp sonradan ödeme yapabiliyoruz… Gece ihbar geldiğinde, klinikler kapalı olduğunda bakımevinde ilk müdahalesinin yapılıp sonradan kliniğe aldırdığımız canlar da olmuştur, tedavisinin tamamının bakımevinde yapıldığı canlar da… Bunun adı ne barınak seviciliğidir ne de klinik sömürücülüğüdür… Sadece ‘CAN DERDİ’ ve ‘CAN SEVİCİLİĞİ’ denilebilir illa ki isim verecekseniz…

‘Kör kişi, kendinden bilir işi’ demiş atalarımız… Adı olmayan bu dinamik ekipten herhangi birine atılacak iftira, sadece o kişiye atılmış bir iftira değil; canla başla besleme yapan, mağdur hayvanların yarasına derman olmaya çalışan bütün ekibe atılmış iftiradır. Bu ekipte benim gibi federasyon başkanı da olan var, dernek başkanı da, herhangi bir hareket ya da oluşuma üye olmuş ya da gönül vermiş birileri de var hiçbir yerde üyeliği olmayan da… Biz bunları dernek ya da federasyon adına yapmıyoruz; bunlar sadece kurumsal çalışmalarda ya da toplumsal mesajlarda kullandığımız sıfatlar ama sıfatların en yücesi olan ‘GÖNÜLLÜLÜK’ kavramını bağrımızın en derin yerinde büyük bir onurla taşıyoruz!

Çizdiğiniz şablonlara sığmayacak kadar yücedir gönlümüz, kendinizce yaptığınız sınavlarla ölçülemeyecek kadar fazladır hayvan severliğimiz; siz bizi değil kendinizi deneyiniz ‘ne yaptım’ diye… İlla ki bunu duymak istiyorsanız söyleyeyim; bir tek kuşa tek bir buğday tanesi vermiş iseniz en büyük hayvan sever sizsiniz! Kimseyle yarışmanıza gerek yok, kimseye sataşmanıza gerek yok…

Herkes eli uzandığınca bir yerlere yetişse, ulaşılamayan hiçbir yer kalmaz ama sizin ulaşabileceğiniz bir şeye bizim ulaşmamızı, hep bizim ulaşmamızı bekliyorsanız daha çok bekler daha çok söylenirsiniz ‘ben yalnızım’ diye… Hepimiz kendi başımıza yalnızız ama bir araya geldiğimizde güçlüyüz! Bu güç bir dernek ya da federasyon adıyla değil, kalpten taşıdığımız hayvan sevgisi ve gönülden bağlılıkla perçinlenir.

Yalnız kovboy triplerinizi üstünüzden atın ya da atmayın; herkes kendi seçimini yaşar… Yeter ki sızlanmayın!!!

Son Söz : Ötme bülbül ötme; can ayazda, kışta…

Bu kışta bile derman bulmak yerine derde dert katacaksınız, hadi az öteye gidin…

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu