Çok değil bundan altı ay öncesi sadece şehir dışına veya yurtdışına ve hatta 20-30 kilometre herkangi bir uzaklığa gittiğimde kalbimin büyük heyecan ile atarak döndüğü şehir Antakya..Bugün tanıyamıyorum Antakya’yı..Bilemiyorum hangi sokaktayım,caddedeyim..Kalbim küt küt atarak koşarak geldiğim şehrime bugün istemeye istemeye ağır ağır gidiyorum.Çünkü her gittiğimde yüreğim kanıyor benim.Çocukluğumun geçtiği sokaklar,Okuduğum okullar,Mesleğimi icra ettiğim her bir nokta,sevdiklerim,sevenlerim yok artık nasıl yüreğim kanamasın ki..
“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı” demişti Orhan Veli Kanık..Bende bazen Antakya’yı dinlemek istiyorum gözlerim kapalı ama olmuyor işte..Bir anda kaybettiklerimiz geliyor gözlerimin önüne..Düşünemiyorum bile Antakya’mın güzelliklerini..
Amadolu’nun ilk camisi olan Habibi Neccar Camisinde namaz kılmak,Gadir Hum Bayramında hırisi pişen kazanları izlemek mutlulukla,Ortodoks Kilisesinde vaftiz törenine katılmak ve Antakya’nın ışıklandırılmış ilk caddesi olan Kurtuluş Caddesinde Hamursuz Bayramına katılmak,Tarihi uzun çarşıda Hançer Ustanın güleryüzü ile karşılanmak,Şahap ustanın hiç sormadan kerebiçi köpüğe banarak ikramını almak,Daha sonra insan selinin arasında çarşıda bir oyana bir buyana dolaşmak keyifle..Ve tabiki Semerciler Çarşısına Komando Mehmetin yanına muhakkak uğramak..Ben bunları hep yapardım eminim çoğumuzda yapıyorduk bunları..Şimdi baktığımda büyük bir çoğunluğu hayal oldu.Benim Antakya’m buydu işte..Şuan ki Antakya benim değil hatta hiçbirimizin değil..Anılarda kaldı koca şehir..
Yürek yangınımız asla sönmeyecek bizim.Antakya hafızalarımızda kalacak bu moralsizlik ve psikoloji ile umarım hafızalarımızdan da silinmez bu koca şehir..
Şunun şurasında kaç kişi kaldık Antakya’da..Onun için birbirimize eskisinden daha çok sahip çıkalım Antakya’nın son şahitleri olarak..Belki bir gün ayağa kalkar bu şehir ama bir çok şey eskisi gibi olmayacak.Umudumuz hep içimizde olsun yinede..
Teşekkürler Antakya bize sunduğun tüm güzellikler için…
ÖZLEMLE…..