Ne kadar baygın kaldığımı bilmiyorum; kendime geldiğimde gözlerimi açmaya çalıştım ama sağ gözümü bir türlü açamıyordum, sonradan şişlik olduğunu fark ettim. Zifiri bir karanlığın içinde havada asılı olduğumu anlamam çok uzun sürmedi. Bütün gücümle ‘Ela, nerdesin’ diye defalarca bağırdım, hiç ses vermedi… Kardeşim de aynı apartmanda oturuyordu, onlardan da cevap gelmedi… Havada asılıydım, yarım saat kadar asılı kaldım, ne kadar yüksekte olduğumu kestiremediğim için aşağı atlamaktan korktum. Sonra ayaklarım uyuşmaya başladı; sırtımda büyük bir beton blok, göğsümde masanın bir parçası ve bina katlarının demir kareleri arasında sıkışıp kaldığımı fark ettim. Kendimi aşağı doğru itebilmek için önce masanın parçasından kurtuldum, sonra demir karenin içinden kendimi aşağı doğru itmeye başladım, sol köprücük kemiğim o esnada kırıldı, fark ettim. Parmak uçlarım yere değince kendimi tamamen aşağı bıraktım, kalça kemiklerim sanırım burada kırıldı; ‘sanırım’ diyorum çünkü hiç ağrı hissetmedim köprücük kemiğim dışında. Bir kolonun hemen yanına düşmüştüm, ayağa kalkmaya çalıştım defalarca ama hiç başaramadım. Sol bacağımda mutfak masasının bir bacağı olduğunu fark ettim, onu oradan çıkarmak için bir saatten fazla uğraştım çünkü sol kolumu kıpırdatmıyordum. Sağ elimle o parçayı eşofmanın içinden çıkarmaya çalışırken sol elimdeki saati fark ettim, saat sabah 5:30 sularıydı. Bir yandan ‘Ela, Soner, Sevinç, Mehtap, Koray’ diye bağırırken bir yandan da ‘İmdat, kimse yok mu’ diye sayısız kere bağırdım. Biri vardı, kalın bir erkek sesi; sadece ‘ah’ diye acıyla bağırıyordu, bir süre sonra onun da sesi kesildi. Derin bir ölüm sessizliği ve zifiri bir karanlık vardı. Saatin fenerinden çevreye bakındığımda bir moloz yığınının üstünde ve bodrum katta olduğumu fark ettim. Sağ yanım ve üstüm mutfağımızın halısıyla çevriliydi, sol tarafımdan bodrumun penceresini görüyordum. Masanın ayağını bacağımdan çıkardıktan sonra da defalarca ayağa kalkmaya çalıştım ama başaramayınca kalça kemiğimin kırılmış olabileceğini tahmin ettim. Gül kokusuyla karışık kan kokusu alıyordum, eşimin kokusunu; hemen yanıbaşımdaymış ama halıdan dolayı onu göremiyordum…