Kameraya oynamayı bırakıp manzaraya baksak bir çok şey yoluna girecek aslında. Görüntüde herkes çalışıyor, çabalıyor, bir şeyler yapıyor ama gerçekte ne yazık ki sadece konuşuyor ve hiçbir şey yapmıyoruz. Ben konuyu deprem üzerinden anlatayım, siz adaletten insan haklarına, tarım politikasından hayvan haklarına, ekonomiden sosyal devlet anlayışına her mecra adına okuyun!
Her yıl dönümünde andığımız, ağladığımız, tatbikatlar yaptığımız 17.Ağustos.1999’un ardından sözüm ona aklımız başımıza gelmişti, başımızın aklına ne geldiğini hiç düşünmedik… Bir yönetmeliğe bel bağladık ve inandık; sandık ki o yönetmeliğe göre yapılan binalar depreme dayanıklıydı ve yıkılmayacaktı… 6.Şubat.2023’teki depremi felakete dönüştüren neydi? Zaten yetersiz kalan yönetmeliğin uygulanmaması mı? Bananecilik mi? Adamsendecilik mi? Rantçılık mı? Göstermecilik mi? Hiçbiri mi? Hepsi ve daha fazlası mı?
Enkaz altında geçirdiğim 25 saat boyunca çok şey düşündüm ama en çok bunları düşündüm, biliyor musunuz? Deprem boyunca korkmadım, oturduğumuz bina henüz 10 yıllık bile değildi ve çok güvendiğimiz ‘yönetmelik’ sayesinde yıkılmayacağını sandığım için tıpkı bize söylendiği gibi çöktüm, kapandım ve tutundum. Ve bina yıkılırken yine korkmadım, ŞAŞIRDIM! Bu duyguyu nasıl anlatabilirim?
Eşimle beraber 16 kişiye mezar olan o bina sistemde ‘ağır hasarlı’ görünüyor; anlıyoruz ki her şey kâğıt üstünde… 99 sonrası bir yapılan binaların sadece yüzde bilmem kaçı yıkılmış, bu da büyük başarıymış; yersek!
Depremin üstünden 6 aydan fazla zaman geçti, ‘Şehremini’’ yani ‘şehrin en güvenilir insanı’ dediğimiz belediye başkanlarından hangisinden bir hesap soruldu? Her ilde örgütlenmiş olan çevre ve şehircilik bakanlığının ne iş yaptığını kim sorguladı? Her ilde valiler, ilçelerde kaymakamlar neden var? Her ili temsil eden milletvekilleri? Bu insanlar; 99 depreminden sonra ‘deprem değil bina öldürür’ diyen rahmetli Ahmet Mete Işıkara’nın bu cümlesinin neresini anlamadı? Öznesi mi sorun yoksa yüklemi mi? ‘Dolaylı tümleç’ler ile yolunu bulmak, sorumluluğu başkasına atmak daha mı kolay, daha mı keyifli oldu? Her biriniz eşit ölçüde suçlu ve sorumlusunuz!