Başka Türlü Bir Tarım Mümkün…(Doğayla Uyumlu Tarım…)

Samim Kayıkçı
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Doğa ile savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz. Hubert Reeves”

Hatay ili, eşsiz tarihi ve kültürel mirasın yanında çok zengin bir biyolojikçeşitlilik gösterir. Sahip olduğu iklimsel ve topografik özellikler, toprak çeşitleri ve farklı biyocoğrafik bölgelerin kesişim alanında olması bu zenginliğin oluşmasına olanak tanır.

Elverişli iklim koşulları, verimli topraklar ve su rejimi ile Hatay ili tarih boyunca önemli bir tarım kenti oldu. İlimiz, bugün dünya üzerinde milyarlarca insanın beslenmesinde en önemli yeri tutan buğday, arpa, mercimek, bezelye ve nohut ’un evcilleştirildiği ve  “Bereketli Hilal” olarak nitelenen coğrafyanın göbeğinde yer alır.

Zaman içerisinde, bu güzel ve özel coğrafyada yaşayan pek çok farklı medeniyet ve kültürün etkileşimi ve birikimiyle zengin bir tarımsal biyolojikçeşitlilik miras kaldı. Yerli (atasal) çeşitler bu eşsiz mirasın temelini oluşturmaktadır. Yerli çeşitler, tarımsal faaliyetler sonucu geliştirilmiş ve o coğrafyanın koşullarına uyum sağlamalarına olanak tanıyan genetik özelliklere sahiptir. Yerel çeşitler, gerek iklim, toprak gibi fiziksel koşullar gerekse böcek, mantar vd. benzeri canlıların oluşturduğu hastalıklara karşı dirençlidir. Yerel çeşitler çok uzun yıllar boyunca tarımsal üretimin merkezinde yer almışlardır.

Küreselleşmeyle birlikte dünya genelinde tarımsal faaliyetlere konu olan ürün çeşitliliğinde bir azalma meydana gelmiştir. Binlerce yılda geliştirilen yerli çeşitlerin yerini laboratuvar koşullarında geliştirilmiş, genetik materyali değiştirilmiş (GDO’lu), tohumları verimsiz, az sayıda çeşit almıştır. Kimyasal mücadele çok üst düzeylere çıkmış, pek çok tarım ilacı (pestisit, fungusit, insektisit vd.) geliştirilmiş ve kullanımı çok fazla yaygınlaşmıştır. Kimyasal gübreler doğal gübrelerin yerini almıştır.

Tüm bu gelişmeler yanlış tarım uygulamaları nedeniyle (aşırı ilaç kullanımı, aşırı gübre kullanımı) insan sağlığını çok ciddi bir şekilde etkilemektedir. Aynı zamanda yanlış ilaç kullanımı hastalık sebebi olan canlıların direnç kazanmasına sebep olmuştur. Bu durum daha fazla tarımsal ilaç kullanımını beraberinde getirmiştir. Yanlış ve aşırı sulama toprak tuzluluğunu arttırmış bu da toprak kalitesinin ve verimin düşmesine sebep olmuştur.

Küreselleşme, yerel tarım kimliğini yok etmiş ve kendi suni kimliğini yaratmıştır. Küreselleşmenin olumsuz etkilerinden kurtulmanın en önemli yolu yerele dönmektir. Atlarımızdan kalan zengin tarımsal bilgi birikiminin günümüz teknolojileriyle (akıllı tarım uygulamaları vd.) harmanlanarak uygulanması çok değerli sonuçlar verecektir. Genetik kaynaklarımızın gen bankalarında koruma altına alınması, yerli çeşitlerin geliştirilerek tarımının yaygınlaştırılması, üretimden pazarlamaya bilim ve teknolojinin ışığında bize özgü “yerli ve milli” bir tarım kimliğinin oluşturulması gerekmektedir. Deprem felaketi sonrasında, aklın ve bilimin öncülüğünde, şehrin yeniden inşasıyla birlikte tarım kimliğinin de yeniden inşası ilimizin ve ülkemizin kalkınması için çok önemli olacaktır.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu