CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, “Şahsi Meselemiz” filmi ve çeşitli kurumların düzenlediği yarışmalara dair yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Deprem bölgesinde acıların henüz çok taze olduğunu dile getiren Nermin Yıldırım Kara, “Bugün insanlarımız hala kutu gibi konteynerlerde kalıyor. Yağmur yağdığında can vermemek için şalterleri indiriyor. Beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi konularda hiçbir şey normale dönmüş değil. En önemlisi hâlâ kayıplarının cenazesini bulamamış ailelerimiz var. 9 ay geçmiş olmasına rağmen Hatay’da ve birçok deprem bölgesinde hiçbir şey normale dönmüş değil. Yaralarımız sarılmadı, acılarımız taptaze. 275. günde enkazdan cenazelerimiz çıkıyor. Siz bu acıların üzerinde tepinerek film çekiyorsunuz. Set kurma zahmetine ve masrafına bile girmeyip deprem bölgesini, enkazları set olarak kullanıyorsunuz. Bizim acılarımız sizin pazarlayabileceğiniz metalar değil. Filmde verilen rollerle hangi kurumları temize çekmek istiyorsunuz? Deprem sonrası ilk anda, özellikle bakanlara ve iktidar mensupları vekillere ‘burayı bir film platosu olarak görmeyin’ demiştim. Hatay’da yaşanan her şeyin gerçek ve sarsıcı olduğunu anlamalarını istemiştim. Gelgelelim ki aylar geçti, acılar dinmedi ama Hatay’ın bir film platosu olmasına izin verdiler, mezarlıkta dahi fotoğraf çektirdiler. 6 Şubat’ta da gala yapmayı planlıyorlar. Meclis kürsüsünden de ifade ettiğimiz gibi bu suiistimale izin vermeyiz.” dedi.
PRİM İÇİN DEĞİL YARDIM İÇİN YARIŞIN
Çeşitli kurumların düzenlediği yarışmalara da tepki gösteren Yıldırım-Kara, “Bakın burada maddi ya da sosyal bir prim elde edilmeye çalışılıyor. Bunun kesinlikle karşısındayız. Malatya İnönü Üniversitesi “Deprem Öyküleri” yarışması düzenliyormuş. Afişi dahi biz depremzedeleri oldukça incitti. Kurmacaların gereği yok, biz hâlâ çok gerçek acıları deneyimliyoruz. Yine Eğitim Bir-Sen’in düzenlediği deneme yarışmasının da afişini gördük. Bu durum hiç iyi bir yere gitmiyor, inanın bölgedeki hiçbir yurttaşa bu eylemlerin faydası yok. Buralardan prim kasmaya uğraşmak yerine hangi yurttaşın sorununu çözebiliriz diye eylem ve fikir birliğine yönelmek gerekirdi. Tekrar üzerine basa basa uyarmak istiyorum: İyi bir şey yapmıyorsunuz. Hiçbir yardımınız dokunmuyor ise bile en azından acılarımızın üzerinde tepinmeyin.” dedi