Yeni bir Kurban Bayramı’na daha erişmenin buruk sevincini yaşıyoruz. Bu bayram da küresel covid pandemi gölgesinde idrak edilecek ve alışılagelenden farklı olacak.
Eski bayramlarda yardım kuruluşlarımızın dünyanın dört bir yanına kurban götürmelerine şahit olurduk.
Bu bayram uçuşların sınırlı olması ve ülkelerdeki farklı karantina uygulamaları nedeniyle çok az ülkeye kurban götürülüyor.
Önceki bayramlarda, yayın organlarından ve sosyal medyadan Afrika kıtasında yaşanan bayram coşkularına eşlik ederdik.
BİR NOSTALJİ OLARAK ESKİ BAYRAMLAR
Hacdan gelecek haberleri gözlerdik. Arefe günü hacılarımızın vakfelerini seyreder, dualarına uzaktan eşlik ederdik.
Bu yıl Arap kanallarında yayınlanan Arefe hutbesi, “temizlik imandandır” hadisini çeşitli boyutlarıyla tekrarlıyor.
Dokuz günlük tatillerle uzaklardan gelecek akrabaları gözlerdik. Bayram sonrası uzatmalı tatil planları yapardık.
Sosyal ve siyasal faaliyetleri olanların bir kısmı kurban-deri faaliyetlerinde bulunurken, diğer kısım bayram organizasyonlarıyla meşgul olurdu.
Evlerde ikram hazırlıklarıyla ziyaretçiler beklenirdi. Uzaktaki çocuklar, bacılar, yeğenler gelip birkaç gün kalacaktı.
Bu bayram bunların hiçbirini yaşayamayacağız. Görüldüğü kadarıyla kurban kesim sayısı da hem ekonomik kriz hem de korona virüs bahanesiyle çok az gerçekleşecek.
Sınırlı sayıda bayramlaşanlar da “acaba bana da virüs bulaşır mı?” endişesiyle uzaktan el-kol hareketleriyle selamlaşacak.
Bayramlar acıların, üzüntülerin unutulduğu, sevinç, sürur, neşe günleri olması gerekirken diğer bir yanda Müslüman coğrafyalarda açlık, savaş, kan, göz yaşı devam ediyor.
Yine de her bayram yeni bir umuttur. Kurban da teslimiyettir, kulluktur, şükürdür, fedakarlıktır, ümmeti hatırlamaktır.
Yoksa bayram kimsenin umurunda değil mi?
SANAL HAYAT MODELİ
Akrabalık bağlarının, muhabbetin, yardımseverliğin ve hoşgörünün temel olduğu dinimizde, bu değerlerimiz pandemi kapsamında alışmaya başladığımız hastalık yasaklarıyla beraber bir şekilde yok olmaya başladı.
Yeni sanal bir hayat modeliyle, daha doğrusu internet üzerinden ilişkilerin devam edeceği bir hayatla tanışıyoruz.
Artık sosyal faaliyetler, siyasal toplantılar, eğitim, resmi takiplerin ve alışveriş işlemlerinin sanal düzlemde yapılacağı yeni bir dünya modeline doğru evriliyoruz.
ÖNGÖRÜLEMEZLİK Mİ? KAPİTALİST MANTIĞIN BİR DAYATMASI MI?
Bu model İslamiyet gibi bir sosyal yönü ağır basan dine mensup Müslümanları etkileyecektir. Çünkü İslam; toplulukla/cemaatle yaşanan bir dindir. Bireyselliği hoş görmez.
Yardımlaşma anlayışının, akrabalık bağlarının yüksek olduğu İslam toplumlarında pandemi ile; daha çok liberal bir yaşam biçiminin, daha küçük ölçekli topluluklarla daha izole bir hayatın yaşanması dayatılıyor.
Bayram da bu gelişmelerden nasibini alıyor. Tartışma konularını biliyorsunuz. “Aşı ne zaman bulunacak? Bayramda, sonbaharda, kış bastırınca vaka sayısı artacak mı? Virüste ikinci dalga olacak mı?”
Bilimin en iddialı olduğu taraf “öngörülebilir bir dünya ve evren metodu oluşturmasıdır” ön kabulü bir düzmece olarak havada kaldı.
Yıllardır korona virüsün değişik versiyonlarının olduğu bilinmesine rağmen; bu kadar bilimsel faaliyetler ve tıbbi gelişmelerin olduğu bir dünyada, hala kimse hastalığın, bulaşmanın, korunmanın ve tedavinin ne olduğunu tam olarak bilmiyor.
Gerçekten tıp biliminin çözemediği ve öngöremediği bir durum mu söz konusu? Yoksa bu yeni hayat modeli olarak liberal kapitalist mantığın bir dayatması mı?
Doç. Dr. Necmettin ÇALIŞKAN 30.7.20