Türkçeye Fransızcadan geçen “destinasyon” kelimesi, TDK’ye göre; “varılacak olan yer” şeklinde tanımlanmaktadır. Turizm destinasyonu, doğal alanlar, tarihi yerler veya kültürel olarak önemli yerleşkeler gibi, büyük ya da küçük, turistleri çeken herhangi bir alana verilen isimdir. Kadim bir şehir olan Hatay, turizm destinasyonları açısından çok büyük bir potansiyele sahiptir.
İlimizde pek çok turizm destinasyonu var. Antakya’da Uzun Çarşı, Habib-i Neccar Camii, St. Pierre Kilisesi, Samandağ’da St. Simon Manastırı, Hz. Hıdır Türbesi, Çevlik Antik Kenti, Payas’ta Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi, Erzin’de İçmeler, Burnaz Kumulları, Yayladağı’nda Çilek Tarlaları, Kara Mağara, Altınözü’nde Kozkalesi, Gelinler Dağı Nekropol Alanı, Kırıkhan’da Bayezid-i Bistami Hazretleri Türbesi, Gölbaşı Gölü, Belen’de Kanuni Sultan Süleyman Camii, Bakras Kalesi, Arsuz’da Plajlar, Maryo Hanna Kilisesi, Defne’de Harbiye Şelaleleri, Dörtyol’da İlk Kurşun Müzesi ve Atatürk Evi, İsos Harabeleri, Hassa’da Lav Tünelleri, Üzüm Bağları, İncir Bahçeleri, Reyhanlı’da Yenişehir Gölü… ve daha pek çok yer…
Kültür, tarih, inanç ve gastronomi turizmi alanında önemli bir bölge olan kadim şehrimiz, alternatif turizm faaliyetleri (Doğa Turizmi, dağcılık, paraşütçülük vd.) açısından çok yüksek potansiyel barındıran eşsiz doğal zenginliklere sahiptir. Hatay boyunca uzanan Amanos Dağları, Habib-i Neccar Dağı, Keldağ (Akra Dağı), Musa Dağı, Asi Nehri, Karaçay, Milleyha Sulak Alanı, Samandağ Kıyı Kumulları, Hassa Leçelik Alanı, Keldağ Dalış Merkezi, Dörtyol Geçilmez Kanyonu ve daha birçok yer.
Burada sorulması gereken soru, bu eşsiz zenginliklerin yarattığı potansiyelden ne kadar faydalanabiliyoruz? Örneğin; kaç kişi Antakya Kalesini ve Demir Kapıyı (Bab-ı Hadid) ziyaret etmiştir? Ya da kaç kişi Musa Dağı (Mt. Pierre) eteklerinde kurulan Seleucia Pieria Antik Kenti’nde (Çevlik-Samandağ) yer alan liman kalıntılarını ve Beşikli Mağara dışındaki diğer nekrapol (mezar) alanlarını görebilmiştir? Hataylı olup da Bakras Kalesi (Belen), Koz Kalesi (Altınözü), Gelinler Dağı Nekropol Alanı (Altınözü) ya da St. Barlaam Manastırını (Yayladağı) ziyaret etmeyen kaç hemşehrimiz var acaba?
Amanos Dağlarında yer alan Karadeniz’e özgü ormanları (kayın, Ihlamur, şimşir, kızılcık) kimler ziyaret etti? Peki ya Mığır Dağında (Hassa) yer alan eşsiz Sedir ormanlarını? Dörtyol’da Tekkoz Kengerlidüz Tabiatı Koruma Alanını, Arsuz’da Yaban Hayatı Geliştirme Sahasını, Samandağ’da Deniz Kaplumbağaları Koruma Bölgesini, Kuşlar açısından eşsiz yaşam alanları olan Milleyha Sulak Alanı (Samandağ), Gölbaşı Gölü (Kırıkhan) ve Reyhanlı Baraj Göletini kimler gördü?
Bu yazıya sığdıramayacağım kadar çok fazla zenginliğimiz var. Üstelik tarımsal ve gastronomik zenginliklerimizi saymadım bile. Bu eşsiz zenginliklerin bazılarına ulaşım sıkıntılı, bazıları pek bilinmiyor ya da önemsenmiyor. Sonuçta her birinin kendine has bir potansiyeli var. Yerel Yönetimlerin bunları değerlendirmesi çok önemlidir. Turizm faaliyetlerini çeşitlendirmeli ve ilimizin geneline yaymalıyız. Hatay halkı olarak bu konuda ciddi taleplerde bulunmalı ve yöneticileri bu konuda teşvik etmeliyiz. Ben, ortak akıl ve bilinçle hareket ettiğimiz sürece, eninde sonunda turizm konusunda çok daha iyi yerlerde olacağımıza inanıyorum.