Dönemine damgasını vuran 60’lı yıllarda gözde olan ve performansı ile akıllarda derin izler bırakan Hakanlar Müzik Grubu, adeta Antakya’nın bir arada yaşama kültürünün sahnede vücut bulmuş haliydi. Her biri birbirinden farklı dinlerden olan ve bir araya gelerek harika işlere imza atan yetenekler, tarihin tozlu rahlarından önümüze düşen fotoğrafları bizleri ve sevenlerini geçmişte yolculuğa sürükledi.
O dönemde sahnelerin vazgeçilmezi olan Hakanlar Müzik Grubu, Tarihi Konak sinemasının film aralarında sahneye çıkmaktaydı. Aynı zamanda özel günlerde sahne alan genç müzisyenler, başarılı performansı ile izleyenlere paha biçilemez anlar yaşatmaktaydı.
KÖKLERİ FARKLI RUHLARI AYNI
Farklı etnik kökenden gelen grup üyeleri, terzisinden, kaportacısına ve müezzinine varana kadar bambaşka mesleklerden oluşmaktaydı.Yetenekli sanatçılar Edip Bağdatlı, Semir Zinneha(Sidos), Abdullah Sarı(Ringo) Şükrü İzdem, Seracettin Yurdagül yaptıkları müzik ile Ankakya’da müziğe yön veriyorlardı.
Dini, dili, ırkı ve mesebi farklı olan ancak birlik ve beraberlikleri ile şehrin gözdesi haline dönüşen grup üyelerini bir arada toplayan Edip Bağdatlı, bir çoğunun hayatını kaybettiği arkadaşları ile çekildikleri fotoğraf karelerine bakarken gözlerinde beliren hüzün ile o yılları bizlere anlattı. Bağdatlı:”Çoçukluk yıllarımda babamdan gizli aldığım gitarım ile başladı müzik serüvenim. Daha sonra çevremdeki arkadaşlarım,onların arkadaşları derken bir müzik grubu oluşturduk.Onlara aldığım müzik aletleri ile Antakya’da sahnelerin aranan ismi haline gelen bir müzik grubuna dönüştük. Anlayacağınız Antakya’ya ilk gitarı ben getirip ilk grubu da ben kurdum. 63’de Barikan Otel de yemek müziği çalardık, yeri geldiğinde düğünlere çıkardık yeri gelirdi özel günlerde sahne alırdık. Solistimizin bir sesi vardı ki duyanların kulaklarının pasını silerdi. Rahmetli Cem Karaca gibi okurdu, harika bir sesti.”diye cümlelerine devam etti.
40 YILDIR GİTARINA KÜS
Hakanlar müzik grubu kurucu üyesi Erip Bağdatlı, iş yerinin köşesine terk ettiği gitarına 40 yıldır dokunmadığını söyleyerek:”Bir ara gitar çalmamak için ellerimi yakacaktım. Farklı bir penceden baktığımda gitar çalarak geleceğimi çöpe attım.Eğitim hayatımı devam edemedim çünkü hayatımın merkez noktasında müziğim ve gitarım vardı. 40 senedir dokunmadığım gitarım köşede cezalı bir şekilde duruyor. Ama yaptırmayı ve müziğe geri dönmeyi düşünüyorum.”şeklinde konuşarak cümlelerine son verdi.