Adnan Arslan Hoca İle Soru Cevap

Adnan Arslan
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Soru:Geçmiş yıllarda kılamadığım namazlarımı kılmak istiyorum. Nasıl niyet etmem gerekir?

Cevap:Namazı kazaya bırakmak büyük günahlardandır. Ölmeden önce pişmanlık duyarak, tövbe ve istiğfar edip, geçmişte kılınmayan beş vakit farz namazları kaza etmek farzdır. Vitir namazını kaza etmek ise vacibdir. Hayatımız çok kısadır. Hem kullara ve hem de Allah’a olan borcumuzu bir an evvel ödemeliyiz. Niyet; “Niyet ettim Allah rızası için ilk (veya son) kazaya kalan sabah (veya öğlen, ikindi, akşam, yatsı) namazının farzını kılmaya.“  veya  “ Niyet ettim Allah rızası için en son kazaya kalan vitir vacip namazını kılmaya.” diyerek yapılır.

Kaç yıl kazaya kaldığını kendisi galip zannıyla karar verir ve her vakit namazının peşine bir kaza namazı kılabilir. Veya kısa zaman içinde borçlarını bitirebilir.

 

Soru: Cuma günleri vefat etmiş bulunan annem ve babam için Yasin Suresini okuyorum. Doğru yapıyor muyum?

Cevap:Evet, caizdir. Vefat eden birinin yerine vekaleten hac yapmak nasıl caiz ise okuması ibadet olan Kur’an-ı Kerim’i tilavet edince meydana gelen sevabı anne ve babaya bağışlamak da caizdir.Tabi ki Kur’an-ı Kerim okunsun, anlaşılsın, hayata tatbik edilsin diye indirilmiştir. Aynı zamanda okumakta sevaptır.

 

Soru: Seferde kazaya kalan dört rekatlık namaz mukimlik halinde kaç rekat olarak kılınır?

Cevap: Seferde kazaya kalan dört rekatlı namaz, ister seferilik halinde, ister mukimlik halinde kaza edilsin iki rekat olarak kılınır. Bunun tersi mukimlik halinde kazaya kalan dört rekatlı namaz, ister seferilik halinde, ister mukimlik halinde olsun dört rekat olarak kaza edilmesi gerekir. Mazeret olmaksızın bir namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. Bu namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur. Fakat geciktirilmesinden dolayı işlenilen günahların af edilmesi için tevbe ve İstiğfar etmek gerekir.

 

Soru:Yazın tarlalarımızdaki ekinleri biçer mahsulü kaldırırız. İkinci bir ürün almak için biçilen mahsulün anız denilen saplarını yakarız. Bu yakma işi dinimizde caiz midir?

Cevap:Ateşle azab etmek, ateşin yaratıcısı olan Allah ( cc )’tan başka hiç kimse için meşru değildir. İnsan için canlıyı yakmak caiz değildir. Bunun için ne olursa olsun anız yakmak haramdır. Günahtır. Karınca gibi milyonlarca yerin üstünde ve altında yaşayan bir çok canlı yanmaktadır. Ayrıca hava kirliliği yaparak kul hakkına da girilmektedir.Bunu yapanların dünyada da, ahirette de halleri iyi olmaz.

Ancak cuma gece ve günleri sünnet olan Kehf Suresini okumaktır. Peygamber Efendimizin kendisi fiili olarak cuma günleri Kehf Suresini okurdu ve kavli olarak da bu sureyi okumamızı buyurmuşlardır. Yasin Suresi okunmasın, denilemez ama  tavsiye edilen Kehf Suresini okumaktır.

 

Soru:Kuyumcudan 6 ay taksitle altın alacağım.Fakat peşin fiyatindan daha pahalı oluyor.Bu 6 ay taksitle daha pahalıya alacağım altın,  faize girer mi?

Cevap:Evet, tamamen faiz olur. Altın taksitle satılmaz ve alınmaz. Yeden biyed’dir. Yani, ben altını sattım, ben de hemen kıymetini verdim ve aldım, demektir. Bu altının ticari alış-verişidir. O mecliste kıymeti ne kadar ise vermek ve altını almak gerekir. Yoksa “altını alayım parasını bir saat veya bir gün veya bir ay… sonra veririm” diyerek akit yapmak caiz değildir.

Soru:Nikahım kıyılırken mehir konusu hiç konuşulmadı. Eşim, bana neye göre mehir vermelidir?

Cevap:Erkeğin evleneceği hanımefendiye mehir vermesini Allah (cc) vacib kılmıştır. Mehir; erkeğin evleneceği eşine vermesi gereken para veya mala denir. Nikahın rükn veya şartlarından değildir. Nikah esnasında kararlaştırılmamış dahi olsa kadının hakkıdır. Nikah akdi gecerlidir.Böyle nikah kıyılıyorken belirlenmeyen mehre “ mehr i misil “ denir. Mehrin en azı on dirhem yani iki kurbanlık koyun bedelidir. En çoğu için sınır yoktur. Çünkü mehir kadın için mali güvencedir. Mehr i misil, kadının baba tarafından akrabalarının mehri ölçü alınarak verilmelidir. Kadının, kız kardeşleri, halaları, hala kızları gibi akranları için tesbit edilen miktar verilir.

 

Soru:Düğünde eşimin verdiği mehri, araba alması için ona verdim. Geri istiyorum, vermiyor. Bu benim hakkım değil mi?

Cevap:Dinimizde mehir kadının hakkıdır. Mehrin tamamını veya bir kısmını kocasına hibe edebilir. Koca mehri kabz edince (tamamen teslim alınca) geri dönüşü olmaz. Kadının bu hibesinden vazgeçme hakkı yoktur.

Siz eşinize araba alması için mehrinizi borç mu verdiniz yoksa hibe mi ettiniz? Tabi bu ve bunun gibi konuları muallakta (askıda) bırakmamak gerekir. Eğer borç verdiyseniz, eşinizin, istediğiniz zaman borcunu size ödemesi farzdır. Yok hibe ettiyseniz eşiniz vermeyebilir.Koca da kabul ettikten sonra hibeden dönüş olmaz.Kadın isterse, kendi rızasıyla, mehir hakkının bir kısmından veya tamamından vaz geçebilir.

 

Soru: Çalışan bir kimsenin örneğin; iş yeri Ankara’da evi ise Adana’dadır. Bu kimse işinde iken seferi midir?

Cevap: Evi Adana’da olduğu için Ankara’ya gidiyorken Adana evlerinin bitiminden itibaren Ankara evlerinin başlangıcına kadar seferidir.( Büyükşehirlerde İlçe Sınırları Ölçüdür.) Ankara’da maaşını aldığı ve iş yerinin olduğu yerde 3-5-7-14  gece otel veya misafirhane vb. yerlerde kalıyorsa seferidir. Çalıştığı yerde kendi evi yok ise sadece ücretini almakla mukim olmaz. Ancak 15 gece ve üzeri Ankara’da ise mukim olur.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu