Adnan Arslan İle Soru Cevap

Adnan Arslan
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Soru:Dört ve üç rekatlı farz ve vacib namazların ilk oturuşu unutarak terk edilse namaz caiz olur mu?

Cevap:Evet, caizdir. İadesi gerekmez. Yalnız birinci oturuş, eğer unutarak ( sehven) terk edilmiş ise namazın sonunda sehiv secdesi yapar. Sehiv secdesi şöyle yapılır; yalnız namaz kılan şehadetten sonra salli / barik’ten önce sağa / sola selam verir, iki secde yapar ve yeniden tahiyyat, salli, barik, rabbena dualarını okur ve tekrar selamla namazını tamamlamış olur. İmam ise yalnız sağa selam verir ve münferidin (yalnız kılanın ) yaptıklarını yapar. Böylece imamın da cemaatin de namazı tamam olur.Namazın vaciplerini kasden terk etmek tahrimen mekruhtur. İlk oturuş da vacibdir. Kılınan namaz geçerlidir, kişinin uhdesinden düşer,lakin ilk oturuşu kasden terk edenin yeniden kılması vacibdir.

 

Soru:Tarladan aldığımız arpamızı, buğdayımızı emanetçiye veriyoruz. Fiyatı belli olunca parasını alıyoruz. Bu caiz midir?

Cevap:Hayır, caiz değildir. Emanet ile alım-satım akdinin hükümleri sonuçları itibariyle farklıdır. Emaneti istediğinizde geri alabilmelisiniz. Emanet olarak verdiğiniz mal zayi olduğunda emanetçinin ihmali yoksa sorumluluk sizdedir ve emanetçi tazmin etmez. Ama siz ürününüzü satıyor ve akit yapıyorsunuz. “Parasını belli olunca veya 5-7 ay sonra değeri kaç lira ise ondan alırım” diyorsunuz. Bu caiz değildir. Çünkü ücreti meçhul (belirsiz) bırakılmıştır. Bu her ürün için böyledir. Elma, armut, fındık, fıstık gibi kilosu, cinsi, kıymeti vs. bilinmelidir. Ancak şöyle yaparsanız caiz olur. Emanet verirsiniz. Fiyat belli olduktan sonra buğdayınızı isterseniz emanet verdiğiniz tüccara, isterseniz bir başkasına satma hakkınız olduğunu da bilerek dilediğiniz kişiye satabilirsiniz. Yani emanet akdiyle satış akdini birbirinden ayırmalısınız.

 

Soru:Kabenin bitişiğinde bulunan ay şeklindeki yerin içinde namaz kılmak caiz midir? Yine o yerin içinden tavaf yapsak geçerli olur mu?

Cevap:Ka’be-i Muazzama’nın kuzey tarafında, yarım duvarla çevrili, yarım daireye Hatîm denir. Burası tavafta Kabe’ye dahildir. Yani tavaf bu mekanın içinden değil dışından yapılır. İçinden yapılan şavt (yedi şavt bir tavaftır) geçerli olmaz. Çünkü Hadis-i Şerifle sabittir ki tavafta Hatîm Kabe’ye dahildir.Namazlarda ise; bu yerin içinde kılınan namazlarda Hatîm’e doğru değil Kabe’ye dönerek kılmak farzdır. Kabe içinde her tarafa dönerek namaz kılınır. Ama Hatîm içinde yarım daireye dönerek namaz kılmak caiz değildir. Çünkü Kabe’ye dönerek namaz kılmak Ayet-i Kerimeyle sabittir.

 

Soru:Çocukları olmayan eşlerin, tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olmaları caiz midir?

Cevap:Evet, caizdir ama şartları vardır. Her şeyden önce bu uygulama taşıyıcı annelik şeklinde olmamalı, evli / nikahlı eşler arasında olmalıdır. Taşıyıcı annelik caiz değildir. Yani çocuğun oluşumu bizzat nikahlı kocanın kendi hanımında olmalıdır. İster yakın akraba, ister yabancı birinin rahminde olsun bu uygulamayı yapmak caiz değildir. Sperm ve yumurtanın nikah akdi olan çiftlerin, kendisine ait olması şarttır, farzdır.Bu unsurların nikahsız, yabancılardan alınarak uygulanması kesinlikle haramdır.

 

Soru: Seferde kazaya kalan dört rekatlık namaz mukimlik halinde kaç rekat olarak kılınır?

Cevap: Seferde kazaya kalan dört rekatlı namaz, ister seferilik halinde, ister mukimlik halinde kaza edilsin iki rekat olarak kılınır. Bunun tersi mukimlik halinde kazaya kalan dört rekatlı namaz, ister seferilik halinde, ister mukimlik halinde olsun dört rekat olarak kaza edilmesi gerekir. Mazeret olmaksızın bir namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. Bu namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur. Fakat geciktirilmesinden dolayı işlenilen günahların af edilmesi için tevbe ve İstiğfar etmek gerekir.

 

Soru:Tilavet secdesini nasıl yapmamız gerekir?

Cevap:Kur’an-ı Kerim’de 14 surede ayrı ayrı 14 secde ayeti vardır. Her okuyana ve dinleyene bu secdeyi yapmak vaciptir.Tilavet secdesi yapmak isteyen kimse abdest alır, tesettüre dikkat eder, kıbleye döner ve niyet eder. “Niyet ettim Allah rızası için tilavet secdesi yapmaya“ der ve “Allah-u Ekber“ (اَللّهُ اَكْبَرُ) diyerek kıyamda (ayakta) iken ellerini kaldırmadan, direk (rukü yapmadan), bir defa olmak üzere secdeye kapanır. 3 defa “Sübhane Rabbiye’l alâ“ (سُبْحَانَ رَبِّيَ الْأَعْلٰى) der ve teşehhüde oturmadan ve selam vermeden hemen “Allah-u Ekber“ (اَللّهُ اَكْبَرُ) diyerek doğru ayağa kalkar. Kalkma esnasında “Semi’nâ ve eda’nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileyk el’masîr “ (سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ) demek müstehabdır.Tilavet secdesi yapması gerekenin hemen yapması en sevaplı olanıdır. Eğer unutursa daha sonra da yapabilir.

 

Soru : Kuran-ı Kerime göre Hz. Zekeriya ( A S ) duası nedir ?

Cevap :  İsrâiloğulları Allah’ı ve ahiret gününü unutmuşlar, Peygamberlerin kanlarını dökecek kadar azgınlıklarını artırmışlardı.##Onların eziyetlerinden Hz. Zekeriyya da nasibini almış ve türlü musibetlere maruz kalmıştı. Kendisinden sonra halkının doğru yoldan ayrılacağından endişe eden Hz. Zekeriyya (a.s.) peygamberliği, hikmeti, Allah’a daveti miras alacak bir evlatla rızıklandırılmayı arzuluyordu. Yaşının hayli ilerlemiş olması, hanımının ise ihtiyar ve kısır olması ümitsizliğini artırsa da Allah’ın her şeye kadir olduğuna dair imanı duasına yön verdi: “Rabbim, dedi; kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım. Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver.” (Meryem, 19/4-5) Âlemlerin Rabbinden beklediği cevap hiç gecikmedi:##“…Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime’yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler.” (Âl-i İmrân, 3/39).

 

Soru :  Zemzem suyuNedir , Ne anlamamı vardır ve Kim Bulmuştur. ?

Cevap : Allah Resûlü “Allah, İsmail’in anasına rahmet etsin! Şayet o, (suyun etrafını çevirmede) acele etmeseydi, zemzem, akan bir pınar olurdu.” (Buhârî, Ehâdîsü’l-enbiyâ, 9) demişti zemzem suyunun hikâyesini anlatırken. Bu, aynı zamanda Hz. Hacer’in de hikâyesiydi. Hz. İbrahim hanımı Hacer’i ve oğlu İsmail’i Filistin’den getirip Mekke’ye yerleştirmişti. O zamanlar kimsenin yaşamadığı bu kızgın çölün ortasında kucağında bebeğiyle Rabbine emanetti Hz. Hacer. Günler sonra yanında getirdiği erzak ve su bitti. Oğlu susuzluktan kıvranıyordu toprağın üstünde. Onu öyle görmeye dayanamıyordu. Kalktı yakınındaki Safâ tepesine koştu. Etrafına baktı kimseyi göremedi. Sonra karşıdaki Merve tepesine koştu, yine kimse yoktu. Bu halde iki tepe arasında yedi defa gitti geldi. En son Merve’ye çıktığında bir ses işitti ve yardım istedi. Bunun üzerine bir melek göründü, topuğuyla (ya da kanadıyla) bulunduğu yeri kazdı ve nihayet bereketi günümüze kadar gelen zemzem suyu ortaya çıktı.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu
BAŞARILAR HATAYSPOR!
Devamı
# Team P W D L PTS