Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı Ufuk Bayraktar geçtiğimiz hafta içerisinde Samandağ’da yapılan ve büyük tepki çeken sokak köpeklerinin zehirlenerek Asi nehrine atılması konusunda yaptığı açıklamasında :” Dünya genelinde salgına neden olan yeni tip koronavirüs hastalığına karşı alınan tedbirler doğrultusunda bir çok işletme kapatılmış ve vatandaşlara evde kalma çağrısı yapılarak sosyal izolasyon sağlanması istenmiştir.
Biz hayvan hakları savunucuları da yetkili mercilerin yaptığı bu çağrıya kulak vererek zorunlu haller dışında evden dışarı çıkmıyoruz fakat; işletmelerin kapatılması ve insanların evlerine çekilmesi nedeniyle sokak hayvanlarının açlık sorunu çekmemeleri adına onlara yönelik besleme faaliyetleri yürütüyoruz.
İnsanların sokaklardan çekilmesiyle bazı vicdan yoksunları ne yazık ki Samandağ’da sokaklara ölüm kusmaya başlamışlar! Geçtiğimiz hafta ve bu hafta; bir çok sokak köpeğinin zehirlenerek, bir çoğunun da çuvallara koyulup Asi Nehri’ne atılarak öldürülmüş olduğunu öğrendik.
Normal zamanlarda dahi onların yaşam haklarını gasp eden anlayışa karşı savaşımız sürmekteyken; evlerimizin dört duvarı arasında kaldığımız bugünlerde insanların ‘tutsak edilmek’ nasıl bir duygudur anlamasını; sokak hayvanlarının barınaklara kapatılmasını isteyenlerin durup bir daha düşünmesini beklerdik…
Yüce peygamberimiz değil mi yavrularını emziren bir köpek gördüğünde ordusunun yolunu değiştiren, Hz. Ali değil midir ‘Bin kere mazlum olsan da bir kere zalim olma’ diyen? Mazlum hayvanlara karşı bu zalimlik neden?!
Öncelikle Hatay Valiliği ve Hatay İl Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere yetkili tüm kurumlara sesleniyoruz; bu vicdansız katilleri bulun ve verilebilecek en ağır yaptırımı uygulayın.
Ve sevgili Samandağ halkı; lütfen bu katilleri aranızda barındırmayın, şehrinizin böylesi kıyımlarla anılmasına engel olun. Bu ilk değil, geçmişte de benzer kıyımlar yaşanmış olmasına rağmen katil ya da katiller hala aramızda dolaşıyor ve bir sonraki hedefleri belki de çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız olacak! Herhangi bir canlının yaşama hakkına fütursuzca tecavüz edebilen bir cani, hangi haklara tecavüz etmekten kaçınır?
Hoyratça kullanıp bitap düşürdüğümüz doğanın bizlerden intikam alırcasına evlerimize hapsettiği bugünlerde, doğaya ve içinde barındırdığı canlılara saygı duymayacaksak ne zaman duyacağız?
‘Gelin canlar bir olalım’ derken CAN ayrımı yapmadan insanlar arasında dil-din-ırk, canlılar arasında tür-cins-sınıf ayrımı yapılmaksızın; tüm canlıların barış, sevgi ve huzur ortamında yaşayacağı günlerin hayaliyle yaşıyoruz.
Saygılarımızla…”dedi.