Merhaba sevgili okuyucu.
Cep telefonları hayatımıza girmeden önce hepimizin en büyük zevklerinden biri manuel fotoğraf makinelerinden çekilmiş siyah beyaz ve sonradan da renkli fotoğraflarımızı karta bastırmaktı. Kartlara bastırdığımız anılarımızı biriktirir kitapçılarda satılan albümlere özel olarak yerleştirirdik. Bu alışkanlık şimdilerde bir sır oldu. Kimse çektiği fotoğrafı kolay kolay karta bastırmıyor, fotoğraf dediğimiz unsur dijitalleşti.
Benim de evde bir çekmece içinde sakladığım fotoğraf albümlerim var. Hazır Covid 19 tecrit dönemindeyken anılarıma bir göz atayım dedim. Ne güzel de fotoğraflar çektirmişiz. Özellikle çocukluk yıllarında çekildiğimiz fotoğrafların ayrı ayrı albümleri var. En çok ilgimi çeken ise her 23 Nisan’da en güzel takım elbiseleri giyip, papyonlu, fiyonklu, allı pullu kıyafetlerle stadyumda, Atatürk caddesinde yaptığımız yürüyüşler. 23 Nisan o yıllarda daha da çocuk duygularla kutlanıyormuş onu gördüm. Biz küçük çocuklar kadar; annelerimiz babalarımız da sevinç dolu. Onlar da en güzel kıyafetlerini giymiş adeta bizim gibi çocuklaşmışlar. Ben 47 yaşındayım ama eminim benden yaşça çok daha büyük olanların fotoğraf albümleri daha da zengin ve güzeldir.
İşte bu 23 Nisan’da arşivlerimizdeki fotoğrafları çıkarma zamanı. Ulaşabilenler, bulabilenler birer ikişer 23 Nisan çocukluk fotoğrafını sosyal medyada paylaşsa ne de renkli görüntülere tanık oluruz.
Hazır yazı başlığımıza anılarda 23 Nisan dedik; bir 23 Nisan anımı paylaşmak istiyorum. Sene 1980. Ben daha sadece 8 yaşındayım. Kıpır kıpır bir hayal dünyam var. 23 Nisan’ı iple çekiyorum. İple çekiyorum ama malumunuz üzere o yıllar anarşi ve terörün en yoğun yaşandığı dönem. Ülkede sonradan kitaplardan öğrendiğim kadarıyla kardeş kavgası yaşanıyor. Hemen her gün bir yerlerde, bir sokak içinde ya da mahallede silah sesleri duyuluyor. Ki takdir edersiniz ki o sürecin sonunda aynı yıl içinde bir askeri darbe yaşanmış ve hayat askıya alınmıştı. Uzun uzun 80 Askeri darbesini anlatacak değilim. Ama o yıl ben en coşkun çocukluk hayalleri ile kuşanmış, hayal dünyamda şahlanmış sekiz yaşında bir çocuktum. İşte hiç unutmam her akşam silah sesleri eşliğinde evimizin içinde kardeşlerimle savaşçılık oynardık. Hayali bir Kalaşnikof makineli tüfeğim vardı. 23 Nisan günü pantolonumun içine soktuğum Kalaşnikofumla ben; önce fırını, ardından bakkal Vasfi’yi ardından Affan kahvesini ve nihayet sokak arkadaşlarımı bir bir taradım. Çocuk aklıyla savaşçılık oynuyordum ama Affan kahvesine yaptığım silahlı baskın sonrası Binaki oynamakta olan ak saçlı adamlar beni kafamdan okşayıp; dondurmalı Haytalı yedirdiler. Olaya bakar mısınız? Ben adamları silahla tarıyorum onlar bana dondurma yediriyor. İşte böyle bir anı. 23 Nisan anısı…
Eminim sizlerin de buna benzer renkli anıları vardır. Madem sokaklara çıkıp doyasıya sarılarak kutlayamıyoruz bu güzel bayramı o vakit anılarımızı yaşatalım ve hatta paylaşalım. Bugün hepimizin gündemine 23 Nisan anıları çıksın.
Bir de küçük tavsiye vermek istiyorum. Bizlerin gönül rızasıyla, şen şakrak sokaklarda kutladığımız 23 Nisan’lardan sonra; bugünün çocuklarını unutmamalıyız. Bugün 23 Nisan heyecanı ile içi kıpır kıpır olan çocuklu ailelere seslenmek istiyorum. Lütfen eve kapandığımız bu 23 Nisan’da çocuklarınıza çok anlamlı jestler yapın. Covid 19 karantinasına rağmen, eğer ister iseniz çocuğunuzun hayatı boyunca asla unutamayacağı en güzel 23 Nisan’ı geçirmesi sizlerin elinde. Bir gün çocuğunuzun “ sene 2020… Korona karantinasındayız…evde oturuyoruz…sokağa çıkmak yasak…” diye başlayan ilerde anlatacağı anılarında, onlar için unutulmaz sürprizler hazırlayın. Kim bilir belki de en anlamlı 23 Nisan bu yıl kutlanacaktır. Anneler, babalar, çocuklar iç içe.
Anılarınızdaki 23 Nisan’ı çıkarın…çocuklarınızın hayallerindeki en güzel 23 Nisan’ı onlara yaşatın.
Evde kalın. Sağlıkla kalın.
Sevgiler.