Benim Kalemimden Hz. Hızır (Hıdır) Türbesi…

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Binlerce yıl farklı medeniyetlere, farklı kültürlere ev sahipliği yapmış olan Hatay’da günümüzde birçok farklı kültürden insanlar bir arada saygı ve hoşgörü çerçevesinde yaşamaktadır. Şehrimizin güzel özelliklerinden biridir bu.

Bugün sizlere Medeniyetler Şehri Hatay’ın önemli durak noktalarından biri olan Hz. Hızır (Hıdır) Türbesi’nin hikâyesini anlatmak isterim.

Şehrimizin Samandağ İlçesinde bulunan türbeyi Samandağ’ın Çevlik Sahiline giden herkes mutlaka görmüştür. Belki de bu türbe neden yolun üstündedir diye kendi kendinize de sorduğunuz olmuştur.  Hatta çevresinde 3 tur atan araçları da görüp şaşırmışsınızdır. Türbenin içine girdiğimizde bizi tam ortada kocaman bir kaya parçası karşılamakta. Zaten türbe de bu kaya parçası üzerine kuruludur.

Bu kayanın Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın buluştuğu nokta olan “Mecma’ül-Bahreyn” olarak inanılmakta.  Anlatılanlara göre, günün birinde Musa Peygamber, Tanrı’ya “Evrenin en akıllı adamı kimdir?” diye sorar. Allah da: “Hıdır Bey’dir” der. Musa, Allah’a onu nasıl bulacağını sorar. Allah da: “Değneğini yere sapladığında büyür ağaç olur, torbandaki ölü balıklar canlanır, gökyüzü açıkken birden yağmur yağarsa, bulunduğun yer iki denizi kavuşturuyorsa işte orası Hıdır’ın ülkesidir” der.

Bunun üzerine Musa torbasını tuzlu balıkla doldurup değneğini alır ve yola düşer. Dağ taş dolaşır ama aradığı ülkeyi bir türlü bulamaz. Sonunda Samandağ açıklarında bir kayaya varır ve yorgunluktan uyuyakalır. Uyanınca görür ki torbasındaki balıklar da canlanmış bir bir denize fırlamaktadır. Gökte bulut yoktur ama sırılsıklam ıslanmıştır. Aradığı ülkeyi bulmanın sevinciyle çevresine göz gezdirirken yanına bir balıkçı yaklaşır: “Hoş geldin ya Musa’” der. Musa: “Hoş bulduk. Ben Hıdır Bey’i arıyorum, onu nasıl bulurum?” diye sorar. Adam, işine karışmamak, soru sormamak koşuluyla onu Hıdır Bey’e götürmeye söz verir. Birlikte yola koyulurlar. Biraz gidince adam kıyıdaki kayıkları delmeye başlar. Musa, meraklanıp nedenini sorar ama adam yanıtlamaz. Bu kez küçük bir çocuğu öldürür. Musa karşı çıkar ve nedenini öğrenmek ister ama adam yine yanıt vermez. Asi ırmağını takip ederek yollarına devam ederler. Konakladıkları her yerde bir ziyaret ilerlerken bir köye varırlar. Balıkçı, kollarını sıvayıp yıkılmakta olan bir duvarı onarmaya koyulur. Musa gene dayanamaz ve bunun da nedenini sorar. En sonunda balıkçı öfkelenir: “Artık benim de sabrım kalmadı, anlaşmayı sen bozdun” der ve yaptıklarının nedenlerini anlatır: “Kayıkları deldim, düşman gelip almasın diye. Çocuğu öldürdüm, büyüyünce çok kötü bir insan olacaktı. Duvarı onardım çünkü sahipleri yoksul ve yetim kişiler. Duvar altında bir gömü vardı, büyüdüklerinde bulsunlar diye”. Ve Balıkçı devam eder: “Bunları anlattım ama bundan sonra beni göremeyeceksin. Aradığın adam bendim” der ve ortalıktan kaybolur. İşte Hz. Musa ile Hz. Hıdır’ın buluştukları yerin, bu türbe olduğuna inanılmaktadır. Buraya “Buluşma Kayası” denmektedir.

“Hızır gibi yetiştmek” deyiminde de olduğu gibi Hz. Hızır’ın ne zaman ne şekilde karşımıza çıkacağı belli olmaz. Dara düştüğümüzde, çaresiz kaldığımız bir zaman da, beklemediği bir kişi yardımına yetiştiğinde işte bu yüzden “Hızır gibi yetiştin.” Deriz.

Bir sonraki yazımda size Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın yolculukları sırasında konakladıkları köydeki Musa Ağacı’nın hikayesini anlatacağım. Beni takip etmeye devam edin.

Sağlıcakla kalın…

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu