Sevgili Okurlar,
Her hafta köşe yazılarımda sizlerle Medeniyetler Şehri Hatay’ımızın önemli ve tarihi mekanlarının hikayelerini paylaşıyorum.
Fakat bu haftaya özel olarak size biraz Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarından; Şuşa’dan, Laçin’den yani Karabağ’dan bahsetmek isterim.
Biliyorsunuz, son haftalarda oradan gelen haberler ile gündemimiz bir hayli meşgul. Ben de Azerbaycan’da uzun yıllar yaşamış biri olarak size orada yaşanan durumdan bahsetmek isterim.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra nüfusunun büyük bir bölümünü Azerbaycan halkının oluşturduğu Karabağ Ermenistan tarafından işgal altına alınmıştır. Bu işgal sonrası başlayan savaşta Ermeniler orada bulunan sivil halkı hedef alarak büyük katliamlar gerçekleştirmiştir. Bunlardan en önemlisi ve Xocalı (Hocalı) Katliamıdır.
Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat’ta bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azerbaycan resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin canice öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da zulme ve işkenceye maruz kaldığı tespit edilmiştir.
Kaçmayı başaran halk ise dağı yalın ayak, izini belli etmemek için sürüne sürüne aşarak başka şehirlere sığınmıştır. Yıllarca yerinden yurdundan uzakta, sığıntı gibi yaşamak zorunda kalmışlardır.
Siz söyleyin et tırnaktan ayrılır mı hiç. O katliam sonrasında geriye toprağından kopan gözü yaşlı analar, öksüz yetim çocuklar, dul kadınlar kalmıştır. Hala da Karabağ onlar için kanayan yara, yitip giden canlardır.
Aslında ne kadar güzel yerlerdir işgal altındaki Azerbaycan toprakları. Mesela Şuşa’da Azerbaycan edebiyatına ve tarihine yön vermiş önemli isimler yetişmiştir.
- yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Şuşa, Kafkasya’nın müzik merkezi olmuştu. Şuşa’ya “Küçük Paris”, “Kafkasya Sanat Tapınağı”, “Azerbaycan Müziğinin Beşiği” ve “Kafkasya Konservatuarı” adı verilmişti. Kafkasya’nın en önemli bestekarlarından biri olan Üzeyir Hacıbeyov da burada yetişmiştir.
Laçin şehri ise doğal bitki örtüsü çeşitliliği, kaynak suları ve nesli tükenmekte olan hayvanların varlığının yanısıra milli servet olan yeraltı maden kaynaklarının zenginliği ile de bilinmektedir.
Fakat ne yazık ki bu güzelim topraklar uzun yıllardır işgal altındadır ve umut ediyorum ki en kısa zamanda bu topraklarda yeniden Azerbaycan bayrağı dalgalanmaya başlar ve topraklarını terk etmek zorunda kalan halk kendi yurtlarında yeniden barış içerisinde yaşamaya başlar. İnanıyorum ki, bahar gelecek ve rengarenk çiçekler o topraklarda yeniden yeşerecek.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle..
Sağlıcakla kalın…