Sizlere her hafta güzide şehrimizin tarihi ve görülmeye değer yerlerini tanıtmaya devam ediyorum.
Medeniyetler Şehri Hatay’ın önemli durak noktalarından biri olan Hz. Hızır (Hıdır) Türbesi’nin hikâyesini size önceki yazımda anlatmıştım.
Bu haftaki yazımda ise, Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın yolculukları sırasında konakladıkları köydeki Musa Ağacı’nın hikayesini anlatacağım.
Köy ahalisinin anlatımına göre, Çevlik sahilinde buluşan Hz. Musa ile Hz. Hızır Musa Dağı’na çıkmak üzere yola çıkarlar ve yolda bir köyde konaklarlar. Samandağı’na 6 km. uzaklıkta olan Hıdırbey köyüne yani şimdiki Musa Ağacı’nın bulunduğu yere geldikleri zaman Hz. Musa çok susamış ama etrafta su göremez. Bunun üzerine Hz. Musa elindeki asası ile toprağa vurur. Hz. Musa’nın asasını vurduğu yerden su çıkar ve Hz. Musa buradan eğilerek biraz su içer.
Hz. Hızır ve Hz. Musa, tekrar dönüp baktıklarında asanın vurulduğu yerden bir fidanın yeşerdiğini görürler. İşte bu fidan bugünkü Musa Ağacıdır.
Köy halkına göre, Hz.Musa’nın asasının vurduğu yerden bu fidan dibindeki Ab-ı Hayat suyu ile sulanmış olduğundan ölümsüz olmuş, bu nedenle hem üç bin yıldır kurumamış hem de bugünkü halini almıştır.
Bu ağaç, dileği olanların ve adak adayanların uğrak yeri olduğu gibi yapısı, heybetli görünüşü ve hikayesi itibariyle turistlerin uğrak yeri olmaktadır. Aynı zamanda dilek ağacı olarak ta yıllarca kullanılan bu heybetli ağacın gövde çapı 7,5 metre, çevresi 21 metre, yüksekliği ise 7 metredir. Ağacın dalları yaklaşık 1000 m2’lik alanı kaplamaktadır. Ağaç, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır.
Ab-ı Hayat suyunun aktığına inanılan çeşme ise buz gibi suyu ile yaz günlerinden bunalan yerli ve yabancı turistleri serinletmeye devam ediyor. Etrafında köy halkı tarafından birçok tesis mevcuttur.
Benden size tavsiye, hele de bu dönemlerde nefes almak istediğinizde yolunuz o taraflara düşerse dere kenarında, Musa Ağacının gölgesinde oturup, orada yapılan sıcacık katıklıdan yiyip, Ab-ı Hayat Çeşmesi’nden akan buz gibi sudan içmeye uğrayın.
Sağlıcakla kalın…