Faydalı bilgilendirmeleri ile tanıdığımız Psikolojik Danışman Mehmet Oral bu kez da çağımızın hastalığı Depresyon konusunda değindi. Psikolojik Danışman Oral:”Depresyon kavramını günlük yaşamımızda çevremizde sıklıkla duyarız. Özellikle stres altındayken, moralimiz bozulduğunda veya kendimizi umutsuz hissettiğimizde depresyonda olduğumuzu düşünebiliyoruz. Her ne kadar depresyonun görülme sıklığında belirgin bir artış meydana gelse de; yaşadığımız her moral bozukluğuna ,üzüntü duygusuna depresyon demek depresyon tanımı açısından oldukça hatalı bir durumdur.
Depresyon tanısından bahsedebilmek içinse yaşanan keyifsizlik, mutsuzluk ve çökkün duygu durum halinin en az iki hafta sürmesi, kişinin yaşam işlevselliğinde(özel hayat-iş hayatı ve sosyal hayat) belirgin bir bozulmaya ya da sıkıntıya yol açması ve diğer bazı ölçütlerin karşılanması gerekmektedir.
Depresyonda görülebilen bazı belirtiler şu şekildedir:
- Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren çökkünlük
- Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren etkinliklerin tümü ya da çoğuna karşı ilgisizlik ya da bunlardan eskisi gibi zevk alamama
- İştah değişimi (örn. Kilo alamama veya verme)
- Hemen her gün uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma
- Hemen her gün fiziksel ve ruhsal sıkıntı, huzursuzluk ve yavaşlamanın olması
- Hemen her gün yorgun, bitkin hissetme ya da enerji kaybı
- Hemen her gün değersizlik, aşırı ya da uygunsuz suçluluk hissi
- Hemen her gün düşünme ya da konsantrasyonda güçlük ya da kararsızlık
- Tekrar eden ölüm/intihar düşünceleri ya da girişimi(şiddetli depresyonda özellikle incelenmesi gereken bir özellik)
Birçok sağlıklı kişide bile bu belirtiler görülebilmektedir. Yalnız kişilerin ben depresyondayım bu ölçütler beni tamamen karşılıyor biçiminde düşünmeleri depresyonda olmadıkları halde kendilerini etiketlemelerine ve bu duruma inanmalarına yol açabiliyor. O yüzden bir uzman desteği almadan acele etmeyin.
Genellikle 20’li yaşların ortalarında başlayan,çocukluk ,ergenlik ve yaşamın diğer dönemlerinde de görülebilen depresyon ‘olumsuz üçlü’ olarak adlandırılan yani kişinin kendisi, diğerleri ve gelecekle ilgili inançlarının olumsuz/karamsar düşünceye kayması sonucu ve davranışsal anlamda yaşamdan gelen ödüllerin kaybedilmesi ile ilgili duygu durum bozukluğudur. Yaşam boyu depresyon geçirme olasılığı kadınlarda erkeklerin yaklaşık iki ile dört kat fazladır.
Depresyon genetik,biyolojik veya çevresel etmenlere bağlı olarak gelişebilmekte genellikle birden fazla tetikleyicinin hastalıkta rol aldığı gözlenmektedir. Depresyonun bazı risk etmenleri şunlardır;
- Erken ebeveyn kaybı
- Madde ve alkol kötü kullanımı
- Anksiyete bozuklukları
- Düşük sosyo ekonomik düzey
- Ayrı yaşama, boşanmış olma,yolunda gitmeyen ilişkiler
- İşsizlik: İşsizlik depresyonda risk etkeni olması yanında işte verimliliği azalmasının önemli nedenlerindendir.
- Daha önce depresyon geçirmiş olma
- Yakın zamanda önemli yaşam olayları, stres etkenleri
- Kişilik yapısı
- Tıbbi hastalıklar
Depresyon tedavi edilebilir mi?
Evet. Bilişsel, davranışçı tedaviler, kişiler arası ilişkilere yönelen psikoterapiler ve ilaç kullanımı depresyonda oldukça faydalıdır. Hafif depresyonda psikoterapi öncelikli olarak seçilebilir. Orta derece ve şiddetli depresyonda ilaç kullanımı psikiyatri kontrolünde muhakkak düşünülmesi gerekir.İlaç+psikoterapi en sağlıklı sonuçları verebilir.”dedi.