COP26 İKLİM  ZİRVESİ DÜNYAYI  KURTARACAK MI? Cop26 ÜZERİNE…

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 26. Taraflar Konferansı (COP26) İskoçya’nın Glasgow şehrinde 31 Ekim’de başladı. 200’e yakın ülkenin katılımıyla gerçekleşen ve ana gündemi küresel sıcaklık artışının 2015 Paris Anlaşması doğrultusunda 1,5 derece ile sınırlandırılması çabaları olan zirve, 12 Kasım’da sona erecek. Emisyon azaltımı ve iklim finansmanıyla ilgili olumsuz gelişmeler, bu hedefe ulaşma yönündeki umutların konuşulacağı iklim zirvesinin sonucu hepimiz tarafından merakla izleniyor.  Uzun zamandır tüm dünyayı etkileyen küresel ısınma, iklim değişikliği geldi geliyor derken kapımızdan içeriye girdi. Bugün artık dünya geleceğinin önemli sorunu olan iklim değişikliği bir çok konuda hepimizin hayatını olumsuz yönde değiştirecek. İKLİM ADALETİ en önemli gündem maddelerinden biri artık.

Cop26 katılan ülkeler tarafından küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak üzere ‘1,5’u canlı tutmaya’ yönelik bir toplantı olarak görülüyor. Aksi takdirde,  1,5 derecenin üzerindeki bir ısınmanın, daha şiddetli ve potansiyel olarak ölümcül hale gelen fırtınalar, yangınlar, kuraklıklar ve sıcak hava dalgalarına neden olacağı konusunda uyarıda bulunuyorlar.  Katılımcı ülkelerin bu hedefe ulaşmak için gereken radikal emisyon kesintilerini yapma karşılığında çekecekleri ekonomik ve politik sıkıntılara katlanmayı kabul etmeme şansı ise neredeyse yok. İklim zirvesinde aslında biraz umut ve dünyaya yapılan ihanetin ortasında ülkelerin karşılıklı birbirlerine suçlamaları ve bu suçlamalar sonucunda alınacak kararların yürürlüğe girmesi var. Gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelerin emisyonlarını azaltmak için herhangi bir çaba sarf etmek istemiyorlar. Zengin ülkeler daha yoksul olan ülkelerin ekonomilerini daha iyi hale getirmeyi ve onların iklim değişikliği ile başa çıkmalarına yardımcı olmayı kabul etmekte direniyorlar. Bu durumda eğer bir an evvel sera gazı emisyonlarını sınır eşiğinden  aşağı çekemezsek  iklim felaketiyle karşıyayız demektir. Bir çok farklı senaryoya kendimizi hazırlamamız gerekir. Yerelde  çevre örgütleri yıllardan bu yana gerek bireysel gerek ülkeler anlamında alınması gereken önlemleri bağıra bağıra sıraladı. Atmosfere dünya kadar sera gazı salan kirletici ülkeler geldiğimiz durumun sorumlularının başında yer alıyor. Ülkemiz ise başta Kömürlü termik santraller olmak üzere , nükleer sanral vb enerji üretimimizi yeniden gözden geçirip yenilenebilir doğa dostu kaynakların kullanımını arttırmaya başlamamız gerekmektedir.
Hayaller ve gerçeklerle karşı karşıya olduğumuz bu durumda hayallerimizi gerçekleştirmenin yolunu bulmak o kadar zor değil benim hâlâ umudum var..
Sağlıklı bir çevre ve iklimde buluşmak dileğiyle…

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu