Hafta içine, MHK’nin futbol gündeminde deprem etkisi oluşturan, 13 hakemin bundan sonra üst düzey maç yönetemeyeceği kararı damga vurdu. Bu kararın sebepleri, zamanlaması ve operasyonun büyüklüğü, çeşitli şekillerde yorumlandı. Otoriteler tarafından değerlendirildi, yazıldı, çizildi. Peki neydi bu hakem depreminin sebebi ? Fay hattı, merkez üssü neresiydi ? Benim bu konudaki edindiğim izlenimler ise şunlardır;
Eğri oturalım doğru konuşalım.
Hakemler Trabzonspor yüzünden gitti. Tam da ihale aşamasında, tam da lig maçlarının pazarlanacağı esnada, üç büyüklerin yarış dışında kalmasını, hem de Ocak ayından beri ligin şampiyonunun belli olmasını, en çok dekoderi üç büyük takımın taraftarı almasına rağmen, bu takımların bir şekilde şampiyonluk yarışının içine sokulmayışını cezalandırmış oldu MHK. Konu çok basit aslında. Bu ekonomik ortamda adaleti uygulayıp, bi şekilde üç büyükleri olayın içine alacak şekilde ligi dizayn etmedikleri için 13 hakem gitti. Şimdi dört büyükler kafa kafaya yarış içinde olsaydı bu karar alınabilir miydi ?
Ama ülke futbolunun ilerlemesinin formülü bu olmamalı. Formül, Trabzonspor’u aşağıya çekmek değil, aksine Trabzonspor’un seviyesine çıkmaya çalışmak olmalıdır. Rekabet olmalı, adil rekabetle futbolumuz gelişmelidir. Taraftarı dekoder alıyor diye Cicaldau’ya Hagi mi diyelim ? Serdar Dursun’a Anelka diye tempo mu tutalım ? Welinton’a tıpkı Pepe diyerek kendimizi mi kandıralım ? Üç büyükler ve futbolumuzu yönetenler şapkalarını önlerine koyup, nerede hata yaptıklarını düşünmek yerine, ligi dizayn etmedikleri için hakemleri kapı önüne koydular.
Benim bu konudaki düşüncelerim bunlardır. Bu görüşlerime kızan, küsen, darılan olacak diye de gerçeği yazmaktan çekinmem. Herkese sağlıklı mutlu hafta sonları dilerim.