HERKES TEDİRGİN!

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

 

Geçen hafta Arsuz Karaağaç’ta emekçi bir ağabeyimiz işinden dönerken, çok talihsiz bir şekilde can verdi… Tek ulaşım aracı olan bisikleti ile akşam saatlerinde evine dönerken, bir grup sokak köpeğinin ona doğru hamle yaptığı, panikleyen ağabeyimizin panik ve korkuyla dengesini kaybederek düştüğü, kafasını sert bir zemine çarptığı ve bu şekilde can verdiği iddia ediliyor… Olay tam olarak böyle mi gerçekleşti bilmiyoruz ama zaten yetkililerin sokak hayvanlarının artan nüfus sorununa çözüm getirmek için böyle dramatik olayların yaşanması hiç gerekmiyor…

Artan nüfustan kimse hoşnut değil, ne hayvan severler bu durumdan memnun ne de onlardan korkanlar… Hayvan nüfusunun azaltılarak kontrol altına alınması herkesin ortak dileği ama ne yazık ki ilçe belediyeleri yıllardır olduğu gibi bu konuya fazlasıyla duyarsız ve hatta vurdumduymaz davranıyor! Oysa yaşanan her olumsuzluktan birebir sorumludur kendileri ve 5199 sayılı yasanın onlara verdiği görevi yerine getirmeyip; büyükşehir yasasında bulunan tek bir ibareye sığınıp bu konuda topu büyükşehir belediyesine atmaları ne yazık ki topu tacı atmaktan, ve hatta ofsayta düşmekten başka işe yaramıyor…

Bu görev size atfedilmiş durumda sayın başkanlar!

Büyükşehir yasasında geçen ‘hayvan barınağı kurmak büyükşehir belediyesinin görevidir’ ibaresi; sadece satışı yapılan küçük ve büyükbaş hayvanların barındırıldığı yerleri ifade etmektir. 5199 sayılı yasada ‘hayvan barınağı’ diye bir ibare asla yer almamakta olup, halk arasında ‘barınak’ diye tabir edilen sokak hayvanlarının kısırlaştırma ve aşılama ile tedavi ve rehabilitasyonlarının yapıldığı yerin yasal adı ‘geçici hayvan bakımevi ve rehabilitasyon merkezi’dir ve bu merkezleri kurmak tüm belediye başkanlıklarının asli görevidir!

Küçük bakımevleri kurup; bir veteriner hekim, bir tekniker ve birkaç bakıcı personel istihdam ederek düzenli kısırlaştırma yapmak ne kadar zor ve ne kadar maliyetli olabilir? Her belediyenin sadece saçma sapan reklamlarına ayırdığı bütçenin çok ama çok azı ile bu işler çok da rahat bir şekilde yapılabilir… Konserler, festivaller gibi belediyelerin doğrudan işi olmayıp dünyalarca parayı harcadığı diğer organizasyonları hiç dile getirmiyorum bile… Yasanın emrettiği işi yapmaya gelince, başka bir yasada yer alan başka bir tabire sığınarak ‘bu iş yetkimiz dahilinde değil’ ya da ‘yeterli bütçemiz yok’ diyenlerin kaçabileceği bir köşe yok! Bu iş bal gibi de sizin işiniz ve bu işi yapmak için yeterli bütçeniz pekala var! Gerçekten paranız kısıtlıysa reklam giderlerinizi, çay partilerinizi, festival şamatalarını bir kenara bırakın ve yasanın size emrettiği bu görevi yerine getirmek için ödenek ayırın! Mahalle yanarken, böyle yanar dönerli işlere girişmenin hiç mi hiç anlamı yok!

Herkes tedirgin… Hayvanlardan korkan vatandaşlarımız sürüler halinde dolaşan hayvanlardan fazlasıyla korkuyor. Hayvan severler, onların beslenme-barınma-sağlık sorunlarına çözüm ararken maddi / manevi yıpranıyor… Yasal ve vicdani bir şekilde sadece düzenli kısırlaştırma yapılarak sokak hayvanlarının sayısını kontrol altına almak mümkün iken ne bekleniyor?

Mülkiye müfettişlerini mi çağıralım?

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu