İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İdlib İnsani Yardım Toplantısı’na katılmak üzere Hatay’a geldi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Hatay Havaalanında Hatay Valisi Rahmi Doğan, Hatay AK Parti Milletvekilleri Hüseyin Yayman, Sabahat Özgürsoy Çelik, Abdülkadir Özel, AK Parti Hatay İl Başkanı Mehmet Yeloğlu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, ilçe belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri ve Hatay protokol üyeleri tarafından karşılandı.
Hatay Havaalanındaki karşılamanın ardından Hatay AFAD Başkanlığına geçen Süleyman Soylu buradan İdlib İnsani Yardım Toplantısı öncesi basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu.
“TÜRKİYE SAMİMİ MÜCADELE VEREN ÜLKE OLMUŞTUR”
Bakan Soylu 9 yıldır insani dramın yaşandığını belirterek başladığı konuşmasında bölgede sadece samimi mücadele veren ülkenin Türkiye olduğunu belirterek şu şekilde konuştu: “2011 yılından başlayan Suriye iç savaşı sonrasında hepinizin bildiği gibi bölgede üst üste yaşanan gelişmeler hesaplanıp değişen dengeler bölgemizde sürekli yeni mağduriyetler yaşanmasına neredeyse mağduriyet gündemleri oluşmasına sebebiyet verdi. Küresel terör örgütlerinden yerel silahlı gruplara batılı ülkelerin silahlı unsurlarından rejim güçlerine kadar pek çok yapının beslediği terör ve şiddet ortamı ne yazık ki 9 yıldır sivil insanların hayatlarını modern dünyaya yakışmayacak şekilde hedef almıştır. Vicdanları yaralayıcı pek çok hadise ile karşılaştık hem o sivil insanları hem de kendi güvenliğimize gelecek tehditler ile karşılaştık. Petrol, Akdeniz doğalgazı, sıcak denizlere inme arzusu, stratejik konumlanma gibi pek çok hesabın arasında bütün bunların arasında çoluk çocuk yaşlılar bildiğiniz sivil insanlar büyük mağduriyetler yaşadılar ve görüldüğü gibi hala yaşamaya devam ediyorlar. Bu 9 yılın sonunda görülen dünyanın doğu tarafındaki fakir bölgelerindeki insanların hayatları ile batıda yaşayan zengin insanların hayatlarının değeri aynı olmadığı görülmektedir. Dünyanın göçe ve teröre bakışı ne yazık ki ulusal menfaatler ekseninden insan hayatı eksenine evriliyorlar. Türkiye ise bölgede sığınılacak tek liman olarak kaldı. Göç yönetimi anlayışı ile bu huzursuzluğun tüm yansımalarını göğüslediği gibi Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı Harekatları ile de hem DEAŞ hem PKK/YPG ile tüm terör ve şiddetin kaynak unsurları ile samimi bir mücadele veren yegane ülke olmuştur.
“BU MESELE ÇÖZÜLMÜŞ DEĞİLDİR”
Bakan Soylu koronavirüs günleri dolasıyla İdlib meselesi dünyanın gündeminden kısmen düşmüş gibi görülse de tekrar gündem yapmanın önemine dikkat çekerek konuşmasını sürdürdü, “Bir süredir virüs sebebi ile Suriye’de yaşanan insanlık dramı dünya gündeminden düşmüş gibi görülmektedir. İdlib merkezinde ve kırsalında savaş bölgesinde yaklaşık 1,5 milyon insan yaşamaktadır. Hatay Valiliğimizin Göç İdaresi, AFAD’ın ortak verilerine göre savaş süresince yaklaşık 3.8 milyon kişi İdlib’e sığınmıştır. Halen İblib gerginliğini azaltma bölgesindeki kamplarda 1 milyon 146 bin 527 kişi yaşamaktadır. Bölgedeki hava şartları özellikle kışın çok ciddi sıkıntı oluşturmaktadır. İdlib kırsalında 1’nci etap olarak 8 adet kampın kurulumu devam etmektedir. 2’nci etapta 12 kamp içinde rezerve alanları tespit edilmektedir. Acil barınma ihtiyaçları genel olarak hem AFAD başkanlığımız hem sivil toplum kuruluşlarımız tarafından karşılanmaktadır. Ayrıca buna Kızılayı’da ilave etmem gerekiyor. Türkiye’nin askeri müdahalesi ve ateşkes sonrasında sınırımızın sıfır noktasında Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerine yönelik yaşanan yoğun göç dalgası durmuş gelenlerden bazıları eski yerleşim yerlerine geri dönmeye başlamışlardır. Tabi AFAD başkanlığımız tarafından İdlib’te yaşanacak bir göç dalgasına ilişkin yaptığımız bir plan 3 aşamalı toplamda 575 bin kişilik bir kamp planlaması gerçekleşmiştir. Ancak göç hareketi kapsamında 940 bin kişi sınırımıza yakın yerlere göç etmiş ve planın kapasitesi şimdiden aşılmıştır. Gelenlerin daha ziyade sınırımıza yakın yerlere göç etmesi Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Hareket bölgeleri ve İdlib’in kuzeyinde tespiti yapılan rezerv kamp alanlarını boş bırakmıştır. Genel fiili durumu bu şekilde olan İdlib meselesi her ne kadar virüs yüzünden kısmen gündemden düşmüş olsa dahi ne yazık ki buradaki şartlar kendi kendine iyileşmiş veya bu mesele çözülmüş değildir. Bu meseleyi tekrar dünya genelinde gündem yapmak en az yardım toplamak kadar bizim görevimizdir. Çünkü dünya kamuoyunun önemli bir bölümü İdlib meselesini normal göç dalgası içindeki bir hareket olarak görmektedir.
“SURİYELİ GÖÇMENLERLE İLGİLİ TEHLİKE YAŞANMAMIŞTIR”
Bakan Soylu Suriyeli göçmenlerle ilgili herhangi bir risk durumunun yaşanmadığını altını çizerek şöyle konuştu: “Koronavirüs günlerinde balkonlarda birbirine müzik yaparak, alkış tutarak bir sevgi dünyasında yaşadığımızı iddia eden dünya, İdlib’de yaşananlara sırt dönmemelidir. Bir kere herkes şunu iyi anlamalıdır ki buradaki problem sadece Türkiye’nin ve burada zorluklarla kalmış insanların problemi değildir, tüm dünyanın ve insanlığın problemidir. Türkiye son 10 yılda kriz yönetmeyi alışkanlık haline getirmiştir. Bunun son örneğini koronavirüs günlerinde gördük. Kim ne derse desin Türkiye sağlık sitemlerinden kamu yönetimine kadar dünyada bu süreci en başarılı yöneten ülke olmuştur. Türkiye, göç dalgasının içerisinde koronavirüs sürecini başarıyla yönetmiştir. Burada altını çizmek istediğim aldığımız önlemler sayesinde Suriyeli göçmenlerle ilgili virüs anlamında vaka ve bulaşma noktasında herhangi bir tehlike yaşanmamıştır. Kamplarımızda, geri gönderme merkezlerinde, göçmen vatandaşlarımızda herhangi bir tehlike yaşanmamıştır” dedi.
Bakan Soylu son olarak ise, “Biz daha önce pandemi salgını yaşamadık. Salgın süreci yönetmedik ama bu konuda da sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde bütün dünyaya örnek bir başarı hikayesi ortaya koyduk” diyerek sözlerini tamamladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İdlib İnsani Yardım Toplantısı’na başkanlık yaptı.