MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, TBMM’sinde yapılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında partisi adına söz alarak bir konuşma yaptı.
Kaşıkçı yaptığı konuşmasında , “Özellikle son yıllarda yaşanan büyük doğa olaylarının siyasi ve akademik kurullarda kentleşme politikalarının tekrar ele alınmasına ve tartışılmasına yol açtığını görmekle birlikte, doğayla yarışan değil doğayla barışık şehirlerin inşa edilmesi gerektiği savını da güçlendirmektedir. Yeni şehir anlayışından kastım, sadece deprem gibi tabii olaylara karşı dirençli şehirler inşa etmek olmadığını, her türlü afet karşısında insan yaşamını koruyan şehirlerin yanında enerji verimliliğini merkezine alan, bunun yanında yağmur suyundan maksimum fayda elde eden, estetik kaygıları ıskalamayan, günlük hayatta ulaşımı bir çile olmaktan çıkartan, sürdürülebilirliği test edilmiş yaşanabilir kentler inşa etmek olduğudur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yerkürede oluşan sismik ve iklimsel değişiklikleri ve buna karşı oluşan talepleri dikkate alınarak kentleşme politikalarımızı sürekli güncel tutmaktayız. Bu amaçla Cumhuriyetin 2’nci yüzyılında parti programımızda güncellediğimiz kentleşme politikalarımızın esasları şu şekildedir: Afete duyarlı, doğal, tarihî ve kültürel mirası koruyan ve yaşatan, su kaynaklarını ve çevreyi korumayı merkezine alan, kentlilik kültürünün oluşmasına katkı sağlayan, planlı, çağdaş ve altyapısıyla uyumlu olan, yerel kalkınmayı destekleyen, hizmetlere erişimi kolaylaştıran, vatandaşların hayat kalitesini arttıran yerleşimlerin inşa edilmesi önceliğimizdir.” dedi.
AFETLERE KARŞI HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Kaşıkçı, geleceğe dair kentleşme vizyonunu konuşurken elbette mevcut şehirlerin özellikle afete karşı duyarlılığını da artırmaları gerektiğini belirten Kaşıkçı, “Bu manada ülkemizin büyük bir kısmının deprem, sel, heyelan gibi doğal afet riski taşıyan alanlardan oluştuğunu bilmekteyiz. Bu gerçek bizlerin sağlıklı bir afet ve risk planlaması yapmamızı zorunlu kılmaktadır. Risk planlamamız planlamasında ise önceliğimiz afete maruz kalmadan önce şehirlerimizin riskli alanlarını dönüştürmek olmalıdır. Bunu başarmalıyız değerli milletvekillleri. Zira bunu başaramamanın yani riskli yapı stokumuzun yenilenmemesinin beraberinde nasıl büyük acılar getirdiğini hep birlikte yaşayarak gördük. Bu açıdan hızlı tespit yöntemleriyle İstanbul başta olmak üzere, afet riski taşıyan şehirlerimizde tarama çalışmalarının acil bitirilip riskli yapı envanterimizi ortaya çıkarmalıyız.”
DÖNÜŞÜMÜ SAĞLAMAMIZ GEREKİYOR
“Riskli yapı envanterinin ortaya çıkmasından sonra bu defa da dönüşüm için öncelik sıralamasını doğru belirlemeliyiz. Bu sıralama ise şu şekilde olmalıdır: Bir, yüksek katlı ve çok sayıda insanımızın yaşadığı yapılar; iki, afet anında hizmet verecek kamu binaları, hastaneler, kriz koordinasyon merkezleri, askerî kışlalar, yurtlar, okullar gibi; üç, yıkılmasıyla ulaşım ağını etkileyecek yapılar; dört, yanıcı, patlayıcı riski bulunan işletmeler; beş, ikincil bir afete sebep olacak yapılar. Evet, değerli milletvekilleri, tüm yapı stokumuz içerisinde bu biraz önce saydığım yapıları öncelikleyip bunların bir an önce dönüşümünü sağlamamız gerekiyor. “
HATAY EN ÇOK YIKIMIN OLDUĞU İL
“Hatay 11 il içerisinde yıkımın en yoğun olduğu ilimiz. Öyle ki tüm Türkiye geneli 447.651 hak sahipliğinin 158.280 tanesi Hatay’da, bu da 11 il içerisinde hak sahipliğinin yüzde 35’inin Hatay’da olduğunu gösteriyor. Sağ olsun, Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanımız, Bakanlığımızla birlikte çalışan tüm kadrolar depremin ilk anından itibaren Hatay’ı bir an olsun yalnız bırakmadılar. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanımızın kriz anında aldığı çok önemli kararların ileriki süreçte ne kadar isabetli olduğunu yaşayarak, bölgede bire bir görerek şahit olduk. Sayın Bakanımızla birlikte TOKİ Başkanımız, Kentsel Dönüşüm Başkanımız, Yapı İşleri Genel Müdürümüz Hatay’ın dört bir yanında şehrimizi âdeta bir şantiyeye çevirdiler ve Hatay’da ihtiyaç duyduğumuz 138.412 konutun bugün itibarıyla 32.160 tanesi AFAD tarafından çekilen kuralarla vatandaşlarımıza teslim edildi. Konutta iyi bir ivme yakaladık. Nasip olursa her ay AFAD tarafından yapılacak çekilişlerle vatandaşlarımız, inşallah, konutlarına, sıcak yuvalarına bir an önce kavuşacaklar diye düşünüyorum.”
HEPİMİZİN TALEBİ
“Bir hususu burada dile getirmek istiyorum: Depremde sadece yıkılan konutlarımız değildi, iş yerlerimiz de yıkıldı; iş yerlerimiz bizlerin ekmek teknesi. Hatay’dan deprem sonrası şehir dışına ne kadar vatandaşımızın çıktığını net olarak bilmiyoruz ama son yapılan değerlendirmeyle birlikte 11 milletvekili olan Hatay’ın 1 milletvekili düştü. Ortalama 75 bine tekabül ettiğini düşünürsek ve 75 bin insanın da seçmen olduğunu değerlendirirsek 200 binin üzerinde hâlâ vatandaşımızın Hatay’ın dışında olduğunu biliyoruz. O yüzden, bu iş yerlerinin ekmek teknelerinin de bir an önce hayata geçmesi, bir an önce vatandaşlarımıza dağıtılması hepimizin ortak talebidir diyorum.”