Antakya Doğa Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Biyolog Dr. Samim Kayıkçı bölgemiz kuş türleri ile alakalı hazırladığı yazısında ;”İlimiz kuş türü çeşitliliği açısından çok zengindir. Ülkemizde gözlenen yaklaşık 500 kuş türünün 400’e yakını (neredeyse % 80’i) ilimizde gözlenebilmektedir. Üstelik ilimiz, Pasifik incir kuşu, Filistin nektarkuşu, çizgili gerdanlı kırlangıç, Arabistan toygarı, çöl çobanaldatanı ve küçük tarla kuşu gibi nadir görülen kuş türleri açısından olukça önemli bir yere sahiptir. İlimizde bulunan Milleyha Sulak Alanı, Gölbaşı Gölü, Reyhanlı Baraj Gölü, Amanos Dağları, Asi Nehri ve daha birçok özel yaşam alanı böyle eşsiz bir zenginliğin oluşmasına olanak tanımıştır.
Kuşlar, bir hayatta kalma stratejisi olarak göç ederler. Bazen göç yolculuğu binlerce kilometreyi bulabilir. Süzülerek uçan kuşlar göç sırasında sürekli kanat çırpmak (aktif uçuş) yerine yerden yükselen sıcak hava akımlarını (termaller) kullanarak ilerlemek gibi dâhiyane bir çözüm geliştirmişlerdir. Bu şekilde aktif uçuşa (kanat çırparak) göre 10-20 kat daha az enerji harcamış olurlar. Güneşin yeryüzünü ısıtmasıyla birlikte oluşan sıcak hava akımlarını yakalayan kuşlar dönerek yukarıya doğru yükselirler. Belli bir yükseklikten sonra diğer termale kadar süzülerek ilerlerler. Termaller yükseklerde ve deniz yüzeyinde zayıftır bu nedenle süzülerek uçan göçmen kuşlar sıradağların en alçak yerlerinden ve büyük su kütlelerinin en dar yerlerinden geçerler. Avrupa-Afrika arasındaki göçleri sırasında ülkemiz üzerinden geçen kuşlar Boğaziçi ve Çanakkale Boğazı gibi en dar noktaları tercih ederler. Yüksek dağları aşarken ise Arhavi (Artvin) ve Belen (Hatay) gibi geçitlere yoğunlaşırlar. Hatay ili (özellikle Belen geçidi) süzülerek uçan kuşlar açısından ülkemizin ve dünyanın sayılı göç dar boğazlarından biridir. Her yıl yüz binlerce süzülerek uçan göçmen kuş (kartal, şahin, leylek, atmaca, akbaba, pelikan vb.) ilimiz üzerinden geçerek yolculuğuna devam eder. Kuşların ilkbahar ve sonbahar göçleri görsel şölenlere sahne olurlar. Eğer doğru zamanda ve yerde yeterince gökyüzüne bakarsanız, sizde bu görsel şölene tanık olabilirsiniz.
Kuşların görkemli göç yolculuğu bizim için dersler içeriyor. Düşünün! Kıtalar arası bir yolculuk. Pasaport yok, vize yok, sınırlar yok. Bin bir zorluk var yolculuk boyunca. Ortak amaçları hayatta kalmak ve nesillerini devam ettirmek. Bu ortak amaç çoğu zaman göç yolculuğunda “düşmanları” bir araya getirebiliyor. Bazen bir kartal sürüsüne karışmış bir leylek ya da leyleklerle birlikte göç eden bir şahin görebiliyorsunuz. Çoğu kuş dinlenmek için ilimizde konaklar. Göç yolculuğunda kuşların dinlenmek ve enerji depolamak için ilimizdeki yaşam alanlarına (özellikle sulak alanlar ve ovalar) ihtiyacı var. Sulak alanları kurutan, beslenme ve dinlenme alanlarını betonlaştıran ve kuşları hunharca avlayan insanlar bu eşsiz hikâyenin kötü karakterleridir.
Pers mitolojisinde Simurg (Zümrüdüanka), Mısır mitolojisinde Feniks, Türk mitolojisinde Hüma (Umay), Yunan mitolojisinde Siren, Harpy, Slav Mitolojisinde Alkonost… Kuşlar dünya halklarının inanç ve kültürlerinde önemli bir yer tutarlar. Bülbül, allı turna, telli turna, ebabil, leylek, kartal, kanarya, kumru, yeşilbaş ördek, suna, martı ve daha birçok kuş türü geçmişten günümüze inançtan edebiyata, müzikten sanata pek çok alanda önemli bir yer tutmuştur. Kimi gücü, kimi aşkı, kimi güzelliği, kimi de bağlılığı simgelemiştir. Kuşlar, krallıkların, hanedanlıkların, ülkelerin, şehirlerin, spor kulüplerinin armaları olmuşlardır.
Günümüzde kuşların doğal ortamlarında gözlemlendiği “kuş gözlemciliği” gelişmiş ülkelerde önemli bir doğa turizmi türüdür. Dünyada milyonlarca kuş gözlemcisi bulunmaktadır. Kuş gözlemciliği son yıllarda ülkemizde de yaygınlaşmaktadır. Sahip olduğu kuş türü zenginliği sayesinde ilimiz dünya çapında popüler bir doğa turizmi türü olan ‘kuş gözlemciliği’ acısından yüksek bir potansiyel barındırmaktadır. Bu potansiyeli hayata geçirmemiz son derece önemli olacaktır.
“İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar; Bağıra çağıra düşerim yollara; Döner döner durur başım havalarda” demiş Orhan Veli “Baharın İlk Sabahları” şiirinde. Kuş sesleri içimizdeki heyecanın, umudun, mutluluğun sesidir… Sözlerimi bu hafta yitirdiğimiz ve güzel sesiyle pek çok yüreğe dokunmuş değerli halk sanatçımız Edip Akbayram’ın güzel dizeleriyle bitirmek istiyorum.
“Sevda çok uzaklarda, yıldızların da ötesinde
Bilmem nasıl yakalarım kuşlar, kuşlar
Ya umutlar biterse
Gidemem, gidemem, gidemem
O kadar uzaklara gidemem
Tek çarem sonsuzluğa atın beni kuşlar…” ifadelerine yer verdi.