Kan bağışı ve ilik bağışı konusunda tüm merak ettiklerinizi, endişelerinizi ve tedavi sürecini konunun uzmanı Dr. Gönül Oktay’a sorarak ülkemizin sağlık konusundaki en büyük problemlerinden biri olan Kök hücre nakline ışık tutmak istedik.
YENİDEN DOĞUŞ – Kök Hücre Nakli
Milyonlarca insanı etkileyen ve ülkemizin kanayan yaralarından biri olan Kök Hücre nakli konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Hatay Zafer Gazetesi olarak Hatay Talasemi ve Orak Hücre Anemi Hastalıkları Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Gönül Oktay ile öğretici bir röportaj gerçekleştirdik.
İnsan vücudunda, kişinin sağlıklı bir şekilde yaşamına devam edebilmesi için pek çok farklı göreve sahip hücre tipleri bulunur. Kök hücreler ise vücutta tüm doku ve organların yapısını oluşturan ana hücrelerdir. Kök hücreler vücutta ihtiyaç olan her hücreye dönüşebilen, hastalanan veya hasarlanan tüm doku ve organların yenilenmesinde ve iyileşmesinde rol oynayan ana karakterlerdir.
Uygun kök hücre nakli nereden, nasıl ve hangi şartlarda bulunup naklediliyor?
Hasta, nakil yapılmadan önce 15 gün boyunca kemoterapi görüyor. Sıfırıncı gün diye tabir ettiğimiz duruma getiriyoruz. Bunun amacı hastanın tüm iliğini temizleyerek yeni gelecek iliğe temiz ve uygun bir ortam sunmak. Bu vesileyle hücreler, % 100 uyumla yeni gelecek iliğe kendi öz iliğiymiş gibi sahip çıkarak normal fonksiyonlarını devam ettirmesini sağlayacak. Sıfırıncı gün nakledilen kök hücre yeni organlarıyla tanışma ve birlikte yaşama evresine geçiyor.
Doku grubu uyumu, önceliğimizi akraba vericiliğine(donör) vermemizi sağlıyor. Akraba vericisinden doku grubu uymayan hastalarımız için kök hücre bankasına başvuruyoruz. Bugüne kadar hastalarımız için kök hücre bankasından yaklaşık 15 kök hücre bulduk. Bunlar Dünya Kök Hücre Bankası ve Türk Kök ile bağlantılı olarak faaliyet yürütüyor.
Türk Kök, nakil yapılacak merkezle iletişime geçerek hastayla % 100 uyumlu bir kök hücrenin bulunduğunu bildiriyor. Biz de hastayla iletişime geçerek nakil hazırlıklarını başlatıyoruz. Tabi bu konuda tercihi hastamıza bırakıyoruz. Hasta, merkezimizden kök hücre talebinde bulunmuş olabilir fakat Ankara veya İstanbul gibi farklı şehirlerde nakil yapmak isterse bizler hastanın nakil olmak istediği şehirdeki merkezimizle irtibata hazırlıyoruz naklin gerçekleşmesi için gerekli hazırlıkların yapılmasını istiyoruz. Çünkü hastamız nakilden sonra orada yaklaşık altı ay boyunca denetim ve gözetim altında tutulacak. Bu konuda ona refakat edecek bir yakınının da olmasını sağlıyoruz.
Perifer kök hücre ve kemik iliği kök hücre diye iki şekilde yapılıyor. Perifer kök hücre dediğimiz; hastanın normal kan tahlili gibi kanının alınıp kök hücrelerinin ayrıştırılması sonucu elde edilen durum. Bu teknikte hastaya invaziv(girişimsel) bir müdahale olmaz yalnızca damar yoluyla olur. Kemik iliği nakli dediğimiz ise; ameliyat gibi steril bir ortamda hastanın kuyruk sokumunda girilerek kök hücre alınması gibi bir işlemdir.
YENİDEN DOĞUYOR
Peki nakil sonrası durum nedir?
Yeni vücudunda yaşam bulan kök hücre, vücut direncine göre ortalama 6 ay gibi bir sürede adapte oluyor. Bu altı aylık süre içinde kemoterapi tedavisi azaltılıyor. Bir yıl içinde hasta artık yeni doğmuş bir bebek durumuna geliyor. Bundan sonra da yeni doğmuş bir bebeğe yapıldığı gibi hastalara hücrelerinin bağışıklık kazanması için tüm aşıları bebekliğindeki gibi yeniden yapılıyor. Yani yeniden doğmuş oluyor.
Kemik iliği naklinde ameliyat veya cerrahi bir müdahalemi söz konusu oluyor?
Kesinlikle değil. Ameliyat bile sayılmaz. Cerrahi müdahale de kesinlikle yok. İncecik bir iğneyle kısa sürede içinde kuyruk sokumu bölgesinden geçerek iliği alıyoruz. Bağışçı, bir saat içinde evine dönüp normal hayatına dönebiliyor.
YÜZDE 100 UYUM GEREKİYOR
Peki iki yöntem arasındaki fark nedir? Biri diğerinden daha mı etkili?
Perifer yöntemde kök hücre kan hücrelerinden ayrıştırılıyor. Kemik iliğinde ise kök hücreyi direkt kaynağından elde ediyoruz. Doğal olarak da kemik iliği naklinde başarı oranı daha yüksek oluyor. Çünkü kök hücre naklinde %60 – % 80 – % 95 gibi ihtimaller üzerinden nakil yapılmaz. Uyum oranı üzerinden nakil yapmak gibi bir lüksümüz yok. Yüzde yüz uyum sağlanmalı. Kemik iliğinde hastanın iyileş süreci de daha hızlı olabiliyor.
EN BÜYÜK EKSİKLİK BAĞIŞÇI(DONÖR)
Ülkemizde kök hücre nakli konusunda zorluk yaşanmasının nedeni nedir?
Ülkemizdeki zorluğun asıl nedeni bağışçı(donör) sayısının çok az olması. Örneğin bu konuda dünyanın en başarılı ülkesi Almanya. Biz de Türkiye olarak aynı sistemi uyguluyoruz fakat bağışçı sayımız o kadar az ki nakil yapmakta büyük zorluk çekiyoruz. Daha önce bu konuda edindiğim bilgilere göre Almanya’da donör olabilecek nüfusun % 80’i bağışçı durumunda. Ülkemizde ise bu sayı matematiksel değerlendirilemeyecek kadar düşük.
Merkezimizde bulduğumuz 15 naklin yaklaşık sanırım 10 tanesi Dünya Kök Hücre Bankası aracılığıyla Almanya geldi. Bu örnek bağışçı oranının önemi en iyi şekilde vurguluyor sanırım.
Takip ettiğim talasemi ve orak hücre hastalarından 60’a yakın kök hücre nakli yaptık. Bu nakillerden yaklaşık 50 tanesi akraba içi taramalardan elde edildi.
Kimler donör olabilir?
18 – 55 yaş aralığında HIV – Hepatit gibi ağır bulaşıcı hastalıklara sahip olmayan herkes bağışçı olabilir.
BAĞIŞÇININ SAĞLIK RİSKİ YOK
Vatandaşlarımız kök hücre bağışı konusunda kan veriyorlar fakat kemik iliği konusunda tereddüt yaşıyorlar.
Kök hücre konusunda ülkemizde o kadar bağışçı var ki; kemik iliği daha etkili ama olsun bağışçı olsunlar da kan bağışı yapsalar da olur. Bu özellikle belirtmek isterim ki; donör kan bağışında da kemik iliği bağışında da hiçbir sağlık sağlık problemi veya riskiyle karşılaşmıyor.
Peki bazı bağışçıların hastalığı suistimal ederek hasta ailesinden para talep ettiği yönünde iddialar var. Bu iddiaların gerçeklik payı var mı?
Sağlık Bakanlığımız bu konuda deyim yerindeyse bir devrim gerçekleştirdi. Bakanlığımıza ait harika çalışan bir kök hücre toplama ekibi var. Örneğin Hakkari’den Hatay’da yaşayan bir hastamıza uygun bir donör çıktı. Bakanlık ekibi kök hücreyi alarak Hatay’a getiriyor. Bakanlık bağışçı ve alıcı hasta arasında köprü görevini görüyor. Fakat hiçbir şekilde ne bağışçının ne de hastanın kimlik bilgileri paylaşılmıyor. Kimlik bilgileri bakanlık bünyesinde gizli tutuluyor. Kök hücreler kodlar üzerinden taşınıp yine kodlarla naklediliyor.
Açıkçası sayısız nakilden sonra bile bugüne kadar bağışçıdan veya alıcı hastadan tanışmaya yönelik bir talep gelmemiş.